7 Ağustos 2010 Cumartesi

bir kaç akşam evvel annem ve ben akşam serinliğinden faydalanmak için dışarı çıktık. hemen yakınımızdaki yeşil olmayan yeşil alandaki banklara oturduk. sıcak şu andaki kadar çıldırmamıştı, arada bir esen tatlı bir rüzgar bile vardı. azıcık çekirdek bile yedim. bize 90 derece açıyla duran bankta bir genç kız ve delikanlı oturmaktaydı. Neşeli ama sakin, konuşmaktaydılar. Sonra gözlerim o iki küçük şirineye takıldı.

İki küçük kız çocuğu. Minik bisikletlerinin üzerinde fır dönmekteydiler. Bundan sıkılıp hemen arkamızdaki duvarda koşturmaya karar verdiklerinde, canım çok da istememesine rağmen kendimi tutamadım, seslendim:"Fıstıklar, dikkat edin, düşersiniz."

Kafasını kaldırıp baktı ikisi de. Bir iki kez daha uyarmam gerekti. Bendeniz nöbetçi anne. Hepsi benim çocuğummuş gibi geliyor, bu duyguyu severim.

Cingöz bakışlı olan daha ufak. Sevimli bir canavar. Tanımadığıınız bir çocukla konuşmaya kalkmak tehlikeli bir iştir. Hele yanınızda başkaları da varsa. Edeceğiniz ilk lafta madara olabilirsiniz. Bir çocuk için bu çok kolaydır. Hem yaptığını anlamaz, hem de bundan neredeyse zevk alır.

Benimkiler böyle yapmadı ama. Sözümü dinlediler. Ve tabi ki sohbet burada kalmadı, ilerledi.

Önce duvardan inip usul usul yanımıza yaklaştılar. Klasik olarak isimlerini sordum: Birisi Güneş, diğeri Meryem imiş.

Ay ne güzel isimleriniz var dememe kalmadı. Güneş olan, yani sevimli cadı diğer arkadaşının adına güldü.

"Ama" dedim. "Meryem ismi nereden geliyor biliyor musun Güneş?" "Çok güzel bir isimdir O."

Meryem küçük bir Hanımefendi. Hem boypos olarak daha yapılı hem de nasıl olgun ve toparlayıcı. Arkadaşının hareketi onu üzdüyse bile bunu hiç belli etmedi. Sakince yanımıza gelip "Ben biliyorum" dedi.

Yine de devam ettim. Bir şeyi söylemeye karar verdiysem buna kimse mani olamaz. Çocuk bunu nerden bilsin? :)

"Hz. İsa Peygamberimizin annesinin ismi O" dedim. "Ve çok da güzel bir isim."

Yine"Biliyorum" dedi Meryem.

Babası İmam imiş. Buradan tatlı bir sohbete başladık.

Fakat ufak olan, Güneş yani, tüm cingözlüğüyle benim çocukluğum.

Sanki zamanda yolculuk. Fıldır fıldır bisiklete biniyor. Her tarafa laf yetiştiriyor, durmak bilmeyen bir enerji. Çok konuşuyor, hızlı konuşuyor, aynı anda pek çok yerde olmak ister gibi bir hali var.

Annem aniden aynı şeyi söyledi:"Bu karagöz, sana benziyor."


Meryemciğime baktım. Güneşciğime baktım. Geçmişimi düşündüm. Onların geleceklerini düşündüm.

Tatlı Meryem bu olgunlukla...ateş yalazı Güneş bu enerjiyle ne yaparlar acaba dedim.

Allaha emanet olsun bütün kuzular...ve Allah büyümüş kuzuları da sevindirsin, mutlu olmalarına izin versin istedim.

Çocukların onları ilgiyle dinleyen insanları bulduklarında oyunu bile bırakıp anlatmak istediklerini farkettim. Kendilerine soru sorulmasına bayılıyorlar. Yeterince ilginç sorularsa tabi.

Şimdi her akşam anneme beni soruyorlarmış. Nerde o Abla nerde o Teyze? şeklinde.

Bir akşam 5 taş oynamak için sözleştik. Umarım gerçekleştiririz.

3 yorum:

uctemmuz dedi ki...

sıcak anacum...
unuttuklarımı ekleyeyim.

en başta bahsettiğim genç kız ve delikanlı da sohbete dahil oldular sonradan.
Aslında onlar da ufacık çocuk imişler, konuştukça ortaya çıktı.:)
İstoptan başladık, 9 kiremitten çıktık. Bildikleri bütün oyunları saydılar bana. Hem o iki kız çocuğuyla, hem bizimle bol bol konuştular.
3 nesil bir arada.

Bu yazıyı sevdim. sulu zırtlak bitsin istemem.

ama yine de...
İlk adımı düzgün attığımda, samimiysem ve yeterince şanslıysam..diğer insanlarla aramda oluşan görünmez sevgiyi seviyorum.
Bu beni mutlu ediyor.
Söylemek istedim.

Adsız dedi ki...

hamam ikinci evreye geçilmiş.. gençleri çocukları empatileme evresi..
sakın ben zaten severdim deme..
biliyorum..
ama o ateş yalazı güneş büyüyünce.. dediğin bölüm var ya..
o yeni ..
o ilerde seni ne zorluklar bekliyor çocuk dinlen biraz evresi..
doğru yoldasın..
ilerle.. bak bu patika güzeldir..
=)

atalet

çok bilmiş gibi olmadım di mi...
olmadın de lütfen..

uctemmuz dedi ki...

cık, elbette olmadın.:) o nasıl soru.:)
pek sevindim söylediklerine.çok sağol.