1 Mayıs 2016 Pazar

Yeter

Evlerinizin, apartmanlarınızın çevresine duvarlar örerek, kendinizi karşı cinsle ya da kendi cinsinizle gireceğiniz insani ilişkilerden türlü çeşitli sebeplerle soyutlayarak, sizden farklı her insanı, her yaşam biçimini ötekileştirerek, hayvanları çiftliklere kapatıp, türlü işkencelerle sadece canlı et gözüyle bakıp, yetiştirerek ve onların da doğalarına uygun bir yaşam hakkı olduğunu unutarak, doğaya sadece sizin izin verdiğiniz ölçüde yaşam hakkı tanıyarak, çocuklarınızı başka çocuklarla yarıştırarak, amirlerinize tapınarak, ideolojilere, dinlere kendi bilincinizin algısından menkul sınırlamalar ya da serbestiler getirerek hayatı bitirdiniz.
İnsanlık alemi artık bildiğinizden çok farklı.
Bakıyor, tanıyamıyorsunuz.
Bunu siz yaptınız.
Sorumlu aramayın.

Binlerce ama'larınız, boyunduruğundan kurtulamadığınız, sonucu günü kurtarmaktan ileriye gitmeyen idealleriniz var. Günü kurtardım sandınız, hayatı kaybettiniz.

Gördüğüm, tanık olduğum şeyler -içimde kuvvetle hissediyorum ki- daha başlangıç.
Birbirinizin gözünü oyar hale geleceksiniz.
Yine ama'larınız, yine günü kurtarmak dertleriniz olacak.
Ama sevinçliyim ki, bir işe yaramayacak.

Sevinçliyim çünkü; bu yöntemler işe yaramaz. Tarihin başından beri hiç işe yaramadı.

İnsan kendi içine dönmedikçe, savaşı kendine açmadıkça, amacı 'herkesin hayrı' olmadıkça, kibrinin içinde acıyla boğulur gider.

Ben mi?
Bir dolu hatam, eksiğim, fazlam var.
Buldukça yoketmeye , tamamlamaya, azaltmaya çalışıyorum.
Pirüpak değilim.

Bombalar? Savaşlar? Cinayetler? Tecavüzler?

Ruhlarımızı yeniden temizlemek için kendimizle savaşmaya başlamadan bitmeyecek.

Şiddete -her nereden ve kimden gelirse gelsin- aynı şiddetle karşı koyarak kötülüğü büyüttüğümüzü görmeden bir şey değişmeyecek.

Ben duruyorum. Durdum. Kendimi korumaya alıyorum.
Keşke birdenbire dursa insanlar. Dursa ve sadece basit ve özden gelen bir 'hayır!' diyebilseler.

Hiç bir dünyevi amaç bunca kötülğe, kabalığa, çirkinliğe değmez.


Sizlere uymayacağım

'Hayır!'