16 Kasım 2014 Pazar

Yıkmadan, yenisini yapmanın yolu var mıdır sorusu

İşlevini yitirmiş her şey, çürümeye yüz tutar.
Ne doğa ne de hayat boşluk sevmez.
Ve boşluğa asla taviz vermez., Siler atar.

Bir insanın hayatı, geri dönülemeyecek şekilde değiştiyse ne yapmalı?
Bütün bu yazılar, sorular, kendime sapladığım iç kanatıcı öğretiler bu nedenle.

Uzun ve zorlu yolun bu noktasında anladım ki
eskiyle devam edilemez.

Eskiden kasıt geçmişteki değerli hatıralar, kişiler ve öğrenilmiş olanlar değil elbet.
Eski ben'le yeni hayatına devam edemezsin.
Etmeye kalkarsan doğa seni ham yapar.

Yeni hayatının gerektirdiklerini donanmak zorundasın.
Biraz bilinç, biraz okuma-araştırma, hatta deneme-yanılma ve sağlam irade, tevekkül ve çocuksu bir masumiyet ve heyecanla.

Çocuk tarafların zaten törpülenecek endişelenme, bir duruma ya da senin yaşadıklarını yaşamamış birine baktığında onların içini gördüğünü farkedip korkacak-üzülecek-sevineceksin. Ve büyüdüğünü hissedeceksin.

Yeni tecrübelere açılan kapıya geldiysen.
Derin bir nefes al
Dersini ne kadar iyi çalıştığını düşünürsen düşün
Bunun bir halta yaramayacağını unutma
Çünkü o bakıp, içini gördüğünü zannettiğin insanların da farklı ve değerli tecrübeleri var.
Saygı duy.
Her şeye saygı duy.
Allaha güven, Sahibinin olduğunu bil.
Arın.
Temizlen de gel yeni kapıya.
Korkuyu, pislik düşünceleri, nefreti, kırgınlıkları at da gel.

Temizlen
İçine mis gibi temiz hava dolsun.
Neşeyle çal yeni kapıyı.
İnşallah, sana hoşgeldin desinler. :)

Allah ruhlarımızı şad etsin İnşallah, her neredeysek. :)






Evet

Şartlara ve kurallara bağlı güven, güven değildir.

Uzun uzun yazmanın anlamı yok. Bu yani.



2 Kasım 2014 Pazar

Neden?

Günlük hayatında ya da sosyal paylaşım sitelerinde  "vay beee, meğer ben seni hiç tanımamışım" konulu paylaşımlardan hiç hazzetmem. Karşı tarafın  ne kadar kötü-feci-e-pis olduğunu anlattığını düşünen bu paylaşımlar aslında paylaşanın salak olduğunu gösterir. İnsan okuduğunda ilk tepki olarak, "vay be, biri iyi kazık atmış" diye düşünür. Hoş değil zannımca.

Ve fakat bu paylaşımları yapanın da oluşturduğu mağduriyetten ekmek yemediğini düşünmeyelim. genellikle yer. En azından benzer dili kullananlardan aferin alır.

Bu tür paylaşımlardan hazzetmeyen ama canı biri tarafından sıkılmış insan ise.."ayh..çok da fifi" modunda konuyla alakalı hiç bir paylaşım yapmaz. ama canı sıkılmıştır bir kez. 

İyi ki blog var.

Anladım ki hayatındaki her hangi bir insanın defolarını görmezden gelip, beyninde şimşekler çaktırmış işaretleri önemsemezsen, daha da fenası kişisel hesaplara girişip görmezden gelmeyi alışkanlık haline getirirsen hayat bunu affetmiyor.

Bunu ister kıytırık acıma moduyla yap " yazık ya, o da şöyle şöyle şeyler yaşamış, idare edeyim gibi", "ne yapayım, eğitimsiz" gibi, "bu ara sinirleri bozuk, alttan alayım" gibi...ve hatta "güzel çay yapıyor, idare et" gibi...daha pek çok yolla başımıza ördüğümüz çorabı bir santim daha uzatıyoruz.

Abicim olmuyorsa olmuyordur yani, durumu süsleme.

Bu durum süsleme olayı bizim toplumumuzda aşmıştır. Bir insana sor: "Neden?" çok basit bir soru olmasına rağmen sana bir roman yazar ki aklın uçar. Bir tek "Neden?" sorusunun cevabını vermez. Girift düşünceler arasında o cevap yitip gitmiştir çünkü. 

Kimse bana bir şey yapmadı. Beni kırmadı. Beni üzmedi. Beni sevindirmedi. Ne yaptıysam ben kendime yaptım, yaptırdım, demediğin sürece o romanın sayfalarını uzatmaktan ve neden sorusunun cevabından bir güzel kaçmaktan başka bir şey yapamazsın.

Neden? ilk soru. Cevabını gerçekten bulursan ikinci bir soru daha gelir: "Neden?" 

Evet, o da aynı basit sorudur.

Çekil bir kenara, her neden sorusuna verdiğin cevabı bulduğunda bir "Neden?" daha patlat.

Kendine ulaşabilir misin bilmem ama ortaya yediğin nanelerden oluşan bir harita çıkar ki....
Bu harita bugüne dek edindiğin en kıymetli hazinen olabilir.

Bonus:
Çok sakinleştirici bir çaba.