25 Mayıs 2013 Cumartesi

bilerek ya da bilmeyerek beni dönüştürdün.
elbette olmadığım bir şeye değil, içimde var olan zaman zaman orada olduğunu hissettiğim ama bakmaktan bile korkup kaçtığım o dehlizlere baktırdın beni
oldum mu, olmadım, olmaya başladım.
başka bir şey olmaya.

şu an hayat, yaşamak hepsi rüya gibi geliyor
bir kafanın içindeki kurgu
çünkü bugüne dek bilmediğim şeyler bunlar
düşünmeyi bile akıl edemeyeceğim şeyler

ne? bilmem ki
yaşayıp anlayacağım.

başım dünya kadar büyük
ama
omuzlarımdan yük kalkmış gibi.

ferah değil hissettiğim şey
ama huzur gibi.

yeni bir kapıdan geçtim de
etrafa bakınıp neler var görmeye çalışır gibi

gözlerim alışsın diye kaşınır gibi

kendime döndüm

bütün aidiyetler bitmiş de
değişip sağlamlaşıp tekrar beni bulmuş gibi.

bununla ne yapacağım

bununla ne yapacağım.

*

belki aslında hiç önemsemedin beni
bir simgeydim ben

anlaşılmak istiyordun
farkedilmek
birini şahit tutmak

seninki kadar çalışan bir başka zeka
seni görsün istiyordun

hatta belki

bir de bu çeşit olsun diyordun.

ama yok haksızlık olur bu

fazlasıydı sanırım.

önemi var mı?
var.

benim için var.

çünkü adım adım
yeni bir kapıya götürdün beni
hem cesurdun
hem çok korkak

yapmak istediğini tamamlamaya cesaretin yoktu
ama davete icabet edilmemesine de bozuluyordun.

çok suçladın beni
binbir türlü kelimeyle
fikirle
şiirle
şarkıyla
hem davet edip
hem saldırdın.

uzaktan "o" kendime bakıyorum
onun haline acıyorum
savunmasızdı
bilmediği bir dünya onu istiyordu
hazır olup olmadığını bile bilmiyordu
çünkü dedim ya "bilmiyordu"

öyle ya da böyle
bilmediği bu dünyada tek başına bıraktın onu
ne geri dönebilir
ne burada kalabilir


bugünkü "o"
yorgun
üzgün
daha olgun.

enerjisi bitmiş gibi
istekleri kalmamış gibi

boru değil abicim
bir vahşi savaştan çıkmıştı ki aklın durur
asla küçümseme
canına okur.

bildiği her şeyiyle savaştı "o"
canı yürekle
olabildiğince temiz
ne ağzından duayı bıraktı
ne de üstünlük tasladı
ne de öncelik istedi hayattan
öğrendiği ne varsa
hepsini adım adım sürdü savaş meydanına
temiz kalmaya hep özen gösterdi
dürüst olmaya
kendini unutmaya.

tam demişti ki
"aaa ben de mi varmışım?"
"var mıyım?"
"kim bu ben?"


"gel, yeniden doğ"
bu kez duvarları yıkalım
üstüne gidelim korkuların
ve
bu kez
iyi sonuçlar olsun
dedi ki

çağrıya kulak tıkayamadı
görmezden gelemedi

çünkü dedim ya
yıkacaktı duvarları

farklı şeyler yapacaktı

ilk hayatta yapamadıklarını yapacaktı

çünkü henüz ilk adımlardaydı

ilkinin tersini yapmalı, düz olsundu derdi.

ara yolları bilmiyor
ara renkleri görmüyordu
çünkü çok tazeydi.
yeni ölmüştü.
yeni dirilmişti.


şimdi ne olacak?
uzattım.

sanılanın aksine
hiç sevmem uzatmayı.

uzattım sanıyorsan
henüz ben anlayamamışımdır
anlamaya çalışıyorumdur.

şimdi ne olacak?

sen me an angel Allahım.












8 Mayıs 2013 Çarşamba

yaşanılanlar, bir hikaye ve bir film

derin bir nefes al, kendini özgür bırak ve ak;

insan bazen kendini öyle büyümüş hisseder ki; an'a geri döndüğünde hayat ona ufacık görünür.
sorunları gereksizdir..önemsizdir, değersizdir.
bu his tehlikelidir.
ama şimdi konu bu değil.
bir kalıba, bir hikayeye ya da bir kadere..her neye doğmuş olursak olalım
önümüzde engeller var.
bizi dışarıda bedenimizle, içimizde ruhumuzun kodlanışıyla sımsıkı tutan engeller.

başka insanların bir kısmı bizim için engelken
biz de başka insanların bir kısmı için engeliz.
ve tersi..
destekçisi.

sakin ol okuyucu, büyük bir ihtimalle bu yazıdan hayatın anlamına ulaşamayacaksın.
belki de birlikte bir adım atarız onu da bilemem.
içimde ne var, onu anlamak için yazıyor değil miyim.

aynı şeyleri yaparak, farklı bir sonuca ulaşamayız dedi film.
boktan öte bir şey ol, dedi hikaye...ve varlığının anlamını keşfet dedi.
ve yaşadıklarım bana...ne dedi? ne dedi?

anılar bir sakinleşse ve bana fısıldamaya başlasa.
net olsa.
ama olmayacak çünkü o zaman zaten sınırı aşmış olacağım.

hayır, kendimi tutmak yok.

önümüze değerli bir seçim anı geldiğinde
hangi yolu seçeceğiz
o kadar çok farklı düşünce sistemi var ki...
güvenli olan
ahlaklı olan
dine uygun olan
öğretilere uygun olan
akla uygun olan
çıkara uygun olan bile var..bunu çizdi gönlüm daha söylerken.

kalbimiz hep mi doğruyu söyler
aklımız bizi yeterince koruyabilir mi hayattan?
hayat korunulması gereken bir şey midir?
o zaman niçin yaşıyoruz?
kabuğunun içinde kalacaksan
o kabuk zarar görmesin diye en derine saklanacaksan
hayat bunca duvarı neden yıkmaya çalışıyor?

sorunları çözmek için uyumlu mu olmak gerekir?
sorun sahibini tedavi etmek benim görevim mi?
yok saymak?
ezmek?
yenmek?
yok etmek mi lazım?

diyelim sen kıskanç kişiliklerden hoşlanmıyorsun
hayat hep onu çıkarıyor karşına.
çözüm nerede?
ne yaparsan bu aşamayı geçeceksin?

ben dar kafalı ve kuralcı insan sevmem misal
hele hayatımın bir kısmı onun kontrolü altındaysa..
karşıma ne zaman böyle biri çıksa...
aynı modelin geçmişte karşıma çıkmış olanıyla
çatıştığımı
yenildiğimi
daha üst level'a atlayıp
daha sıkı bir kuralcıyla daha sıkı bir sorun yaşadığımı görüyorum.

bir önceki kuralcıya dönüp baktığım zaman..bana basit ve anlamsız görünüyor..ve dediklerim gerçekleşmiş oluyor..o da bana üzüntüyle bakıyor..keşke seni dinleseydim diyor bana. ikimiz de yenilmiş oluyoruz. o özgürleşme fırsatını kaçırmış oluyor, bense daha sıkı bir kuralcıyla boğuşuyor oluyorum.