28 Şubat 2012 Salı

Ferahlar olsun

Allahım bana bir şerbet verdi. İçiyor içiyor, doymuyorum. Ben içtikçe ne şerbet azalıyor, ne de benim iştahım. Şükrederim.

22 Şubat 2012 Çarşamba

:)

denizin sesini dinle,
tüm evrenle aynı anda adım at,
barış,
gülümse.
ve umut et.
olacak.:)

16 Şubat 2012 Perşembe

seçim

seçim yapmak

halihazırda seçeneklerinin olmasını gerektirir. seçeceğin belki en az iki farklı yol olmalı ki seçim yapabilesin.

temiz ve düzenli raflara, havalandırılıp gözden geçirilmiş çekmecelere ihtiyacım var.

teşekkür edip, hayatımdan çıkarmaya karar verdiğim bazı sevdiklerimi bir süre bir kenarda tutacağım. artık çekmecede değiller. ama bir süre daha aklımın ve gönlümün bir köşesinde kalmaya devam edecekler. Sonrası Allah Kerim.

bilemem.
ne olacağını bilmiyorum.
bu duyguyu seviyorum.
bu bilememe duygusu bana enerji veriyor.
ve hayırlısını diliyorum.

keşke hayatımdaki insanlar da çekmeceleri yerleştirseler..gözlerine ben takılsam. benim üzerimde düşünüp, beni nerede tutacaklarına karar verseler. karşılıklı bir mutabakata varsak.
bunun için sağlam bir dimağ, temiz bir kalp, nefs terbiyesiyle vakit geçirmiş gönüllerve eleştiriye açık bir dürüstlük duygusu lazım.

Bunları kendim için de diliyorum. ve hepimiz için.

hafiflemek, tüm mesele bu.

15 Şubat 2012 Çarşamba

***

‘ Kendi küçük gezegenin küçük prensidir o. Gezegenler arası seyahatleri boyunca birçok insanla karşılaşır.Büyük gezegenlerde yaşayan bu büyük insanların büyük işleri vardır.. Gün batımını izlemekten, bir çiçeğin hayatını düşünmekten, yıldızlara bakıp gülümsemekten çok daha önemli işler vardır onlar için. Küçük prens bütün bunlara şaşkın ve tepkilidir. Tüm seyahatler boyunca yorulmuş ve kendi küçük evini özlemiştir. Sandalyesini yalnızca biraz kenara kaydırarak gün batımını kırk dört defa izlemeyi özlemiştir. Ancak küçük prens için o ağır bedeni taşımak artık çok zordur. Yola devam etmek için hafiflemeye ihtiyacı vardır. Bu yüzden bir gece sessizce dünyayı terk eder. Üstelik dünyalıların yaptığı biçimde. Ölerek.’

Umut'un bir hikayesinden..Umut'un Küçük Prens'i...

11 Şubat 2012 Cumartesi

?

ne zorlu bir mücadele Allahım..
elsiz dilsiz bir bebek olarak geliyorsun dünyaya ve her saniyende bir şeyler öğreniyorsun.
kimi ruhlar çitlerine aşık oluyor, rutinin güvenli yollarında ömür tüketiyor.
"cehalet erdemdir."
kimi ruhlar soru soruyor, bazen hiç böyle bir düşüncesi yokken hem de..aniden bir şey oluyor, soru soruyor: "ama neden?"
kimi ruhlar soru sormaya doğuştan meyilli.."kimim ben-nereden geldim-nereye gidiyorum"

benim için bu ara iki önemli soru var.
"neden buradayım"
"ne yapmam lazım"

uçtuğumu sanan sevgili okuyucu, tahmin edemeyecğin kadar yere basıyor ayaklarım.
tek fark her şeyi ilk kez görüyormuşçasına ilgiyle izlemem.

gerisi sabah kahvesi, kızarmış ekmek, şakalar, olaylar olaylar...

rutin günlük hayat iyi ki varsın.

10 Şubat 2012 Cuma

yenisini alayım dünyası

bir şekilde dünyanın sonunun geldiğini düşünmekteyim epeydir.
şu 21 aralık 2012 tevatürleri, spirütüalizmin bize söyleyip durduğu foton çağı, aydınlanma çağı filan bir yana..benimkisi ta içimden gelen kuvvetli bir his.
bunca neslin, bunca kültürün, emeğin ve binlerce yıllık çabanın ardından insanın geldiği durumu o kadar üzücü buluyorum ki artık bu durumdan sıkılmaya başladım.

bunlar kişisel düşüncelerim, hatta hislerim, belki de "ben" bitmişimdir, olabilir. ama bu sayfayı bunun için seviyorum. eskiz defterim benim, yirim seni.

çok sıkıcı abi.
ilk gençliğimde her hafta Gırgır dergisinin son sayısını almaya giderken içimde uyanan heyecanı hatırıyorum..bu yaşımda bir kitapçı dükkanını bana hediye etseler yarısı kadar zevk almam. kaos teoreminiilk duyduğumda hissettiğim heyecanı hatırlıyorum. bu konudaki laf salatalarımı dinleyebileceğine inandığım herkese...ama herkese saatlerce ellerimi kollarımı sallayıp, derin nefesler alıp bu konudan konuşmuştum. bıraksalar yıllarca susmayacak gibiydim.
bu heyecan da içimde epeydir yok.

yeni bir dans figürü izlemek beni heyecanlandırabilir..matrix'i, bir, iki, üçüncü izleyişimde duyduğum merağı uyandıracak bir "yeni" film de işe yarayabilir. ya da "bir gün bir kitap okudum ve hayatım değişti" cümlesinin kitleler üzerinde yarattığı etkiye benzer bir cümle..ama epeydir böyle heyecanlanmıyorum.

kafamın üstünde bir baloncuk, içinde "boring boring boring" yazısı, hı hı evet çok eğlenceliymiş cidden deyip, içimden püfff şimdi patlıycam diye konuşan birine dönüştüm.
misal yeni bir mizah tarzı..ne iyigiderdi..ama yok..Mükremin'le Lütfiye'yi, Sıdıka'yı, "Karşı Show" u arıyor ama tabi ki bulamıyorum.
bulsam da köprünün altından çoook sular aktı, o sular ağzıma s..tı. bana yeni sözler, gülecek yeni şeyler lazım cancağızım.

ezildiğinin ve köle olduğunun farkına varamayan insan türü dünyanın sonunu getirdi.
köle olduğunun, her gün sıradanlaştığının, kula kulluk ettiğinin farkına varamayan insanlar arttıkça, dünya kuruyor, deve dikeni her yer.

çok sıradan her şey..ve her şey çok eski..bazen bir anıyı, sadece bir anlığına canlandırmaya yetecek kadar ışık çakıyor ama ne olduğunu anlamadan sönüp gidiyor.

eskiden..net hatırlıyorum, hayret, buna dokunamamışlar ;)
eskiden..mutluluk hayalimin arka planı şu idi: yeşil çimler üzerinde bir gece vakti tahta büyük masalar kurulmuş,üzerinde çeşit çeşit yemekler, renkli küçük ampuller aydınlatıyor ortalığı sanırsın ama asıl aydınlık ülen füzel insanların sevgi ve kahkahasından geliyor.
insanlar birbirne neşeyle takılıyor, yeniliyor, içiliyor..kuytularda gençler yeni aşkın heyecanına yelken açıyorlar ve bir kaç yaşlı illa ki uyuyor.

Bu hayal artık benden çok uzaklaştı.
İnsanlardan bu kadar korkmaya başlamışken, her birinin kişilikleri birbirinin kopyası haline gelmişken beni bu hayalde de heyecanlandıran bir şey kalmadı..
Facebook sayfamda bir Levi's reklamı paylaştım.
ilginizi çekerse bir bakıverin..

o duvarları öyle parçalayasım, bu dünyadan kaçasım, uzayın maviliğinde kaybolasım var.

6 Şubat 2012 Pazartesi

merhaba ben, nasılsın

bu ara yorumlarınızı cevapsız bıraktım dostlarım. açıkçası verecek cevabım yoktu.:) arada böyle yaparsam bilin i bundandır, cevabım içime kaçmış olabilir.:)

Hayat çağırdı gittim. Allaha çok şükür mesudum bu gidişten. Bu dünyada başka manzaralar, başka tatlı sükunet ve yorgunluklar varmış, onlarla tanışmak hoşuma gitti. bu şekil tatlı huzurla dostluğumu derinleştirmek isterim.:)

Bıdı bıdı anlatmayacağım. Sadeceşunlar: ev eşyalarını toplayacağımız gün Karşıyaka'ya yağmış kara ve çocukların kartopu sevincine uyandık.:) Üşüdük, acı tatlı anılarla dolu evdeki eşyaları toplarken çok ağladık, başka bir hayata gittikçe artan sevgimizle başlarken Allah'tan hyat rastlığı diledik, Karşıyakalı dostlarla sımsıcak vedalaştık. Kahvelerimiz yapıldı, ellerimize sevgi ve şefkatle verildi, sarılıştık, öpüştük.

Yeni evimize geldik, Kandil günü, yağmurla ve az üşümüş olarak. Yerleştik, manzara bii bizden aldı, sevdiceklerimle ellerimizi birleştirdi, kalbimizdeki pası bir nebze olsun gözyaşı ve kahkahalarla atma fırsatı bulduk.
Sonrası Allah kerim.

Sükunet ve o büyük gize yaklaşmış çocuk ruhumla evrenle aynı anda adım atmaya çabalayacağım. Güzel bir gönül ve akıl dostum var ismi Umut. Onu seviyorum ve O da her neredeyse oradan yazıp sakladığı notlarla bana konuşuyor. Söylediklerini duymaya bayılıyorum.

ve evet...deniz güzel bir şey..her an temizlenmeye çalışan yürekler, samimiyet, gerçek sevgi, fedakarlık da öyle.

Çok sevgiler hepinize :)

1 Şubat 2012 Çarşamba

dinle

hayat çağırdığında gelmem deme, bir bildiği vardır seni çağıranın, yolun açık olsun, neşe yoldaşın olsun.:)