30 Eylül 2012 Pazar

bak şimdi

insan bazen kendini nasıl hüzün kalelerine hapsediyor...
bir haftayı geçti sahildeyim.
buraya gelirken o kadar canımı yakmışlardı ki, nerede olduğumu, huzura kavuştuğumu farketmem bile bunca zamanımı aldı.
arkamda orman, gözümün önünde deniz, kitaplar ve telefon, sevdiklerimle...daha ne olsun?
düşünecek dünyevi saçmalıklar ve gerçekler, manevi bir dünyam da var üstelik.
bir şeyi bile çözmek umrumda değil, hayata bırakıyorum.

bir çay bahçesindeyim şu an, soluma baktığımda sıralanmış tur tekneleri, oynaşan deniz.
önümde bilgisayar, enfes bir Türk kahvesi ona eşlik ediyor.

ben kimim ki?
neyi çözeceğim?
binlerce yıldır insanlar kendilerini önemsemiş, düşünüp durmuşlar, ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum... bunları sormuşlar.
bu sorulara cevap bulacak kadar akıllı ve şanslı olduğumu da kim söyledi?
değilim.

her türlü girift düşünceye pes.
beni rahat bırakın.
elimi uzattım, kolumu yaktınız.

en büyük keyif belki de yaprak sarması pişirmektir, böyle olmadığını kim ispatlayabilir?
cevap belki de Türk kahvesinin köpüğünü ayarlamakta saklıdır.
yanan sigarada
çalan telefonu açtığında, iyi bir şaka duymakta.

sen yolun başkaları tarafından yürünmek istemeyen yerlerine talip olmuşsun.
salak.
al gördün bakalım.
çalılar ve dikenler.

dön geri, geri dön.
normale, sıradana, ciddiyetsizliğe.
kıçınla gülmeye dön.

güneş sırtıma vuruyor.
orada olduğu bir gerçek, sırtımı ısıtıyor.
gerisi hikaye.




19 Eylül 2012 Çarşamba

ışık hızı

şu hayatta bir kuralım varsa o da "burada" olmak. -mış gibi yapmıyorum. bazen denediğim oldu evet ama beceremedim, bunu becermeyi istemediğimi farkettim. ne zaman denesem oynamayı, kendi değerli zamanımdan çaldığımı hissettim. içim kalktı.hemen bıraktım.
bir şey anladım. sadece iş için bir araya eldiğiniz profesyonel denebilecek görüşmelerde bile karşıdaki insan gerçek bir insanın sesini duymaya hasret. eğer yeterince dürüst ve açık oluyorsanız, onu, derdini gerçekten merak ediyorsanız aranızda bir bağ kuruluyor. bu bağ, bu köprü uzun süreli kullanılır yada kullanılmaz hiç önemi yok. o köprüyü bir kere kurduktan sonra bir gün tekrar geçmek mümkün.
işte benim gerçek anlayışım bu.
karşıma çıktın insan kardeşim. her ne şekilde, ne cinsiyette, ne halde olursan ol. Allah bizi bir nedenle bir araya getirdi. Bunun bir anlamı olmalı. ben oradaydım, bunu bil. gerçekten oradaydım.
uzay dediğimiz bu boşluğun içinde oradan oraya hareket eden enerjiyiz hepimiz. bir şekilde birbirimizle rastlaşıyoruz. zamanı belli değil, süresi belli değil, birbirimizin karşısına ne ya da kim olarak çıkacağımız belli değil. kadın- erkek- arkadaş- düşman- suçlu-kurban- patron- komşu ya da evet..blog arkadaşı...hiç bir önemi yok. Önemli olan tek şey gerçekten orada mıydın?
burada olmaya çalışıyorum. ben olarak. günahlarımla, hatalarımla, fazlalıklarım, öfkem, aşkım, aptallıklarımla.
ben'i anlamaya çalışıyorum, sen'i atlamadan.
Allah yardımcımız olur umarım.

15 Eylül 2012 Cumartesi

Oğluma Umut'a Aşkıma

Bir gün 21 yaşına yaşına girmiş bir delikanlı oğlum olabileceğini bana söyleseler inanmazdım.
Oysa oğlum bugün 21'ine girdi.
Koca delikanlı, aklına fikrine saygı duyduğum, kimseyi incitmemiş, hep daha fazlasını öğrenmek için çabalamış çok özel bir çocuktu, yetinmedi genç bir adam oldu.
Şu anda bu dünyada kanlı canlı olmaması bir şeyi değiştirmez.
Benim oğlum vardı, hala var.
Bir kez olsun öpmek isterdim, tekrar tekrar koklamak ama en önemlisi aklından, kalbnden gelenleri dinlemek isterdim. Bunları yapamamak en büyük sınavlardan.
Onun hayallerini gerçekleştirmek için çıktığım yolda tökezlemeyeceğime söz vermiştim. Bu imkansızmış, onu öğrendim. Tökezledim Umut, beni affet. Hasrane hayatındaki tanıdığımız insanlara hiç benzemiyor dışarıdaki insanlar annem.
Kan paylaşmamış, bir çocuğun tamamen iyileştiği haberini almamış bu insanlar bizden çok farklılar.
Alışacağım Umut. Ve bunu bozulmadan yapmaya çalışacağım annem.
Tökezledim ama kalkacağım Allah'ın izniyle.
Ben iyi niyetle yola çıktım diye, yol önüme süt liman uzanacak değil. Yine de biraz daha fazla desteğe ihtiyacım olacağı kesin.
O da Allah'tan, senden ve gerçek insanlardan geliyor zaten çok şükür.
Seni çok seviyorum Oğlum.
Aşkla, muhabbetle, her zerremle seviyorum.
Sana büyük saygım var annem.
Verdiğin mücadeledeki o onurlu duruşuna, bana,bize öğrettiklerine şükran borçluyum.

Kalkacağım Umut.
Senin için annem.
Öperim.

8 Eylül 2012 Cumartesi

kıyıdan uzaklaşmak ve çiçekler

İsmail Abi sana saygım var. Limanda kalmayı seçtin. Dönmeyecek babana inatla el sallamayı ve onu beklemeyi seçtin.
üçtemmuz sana da saygım var. senden başka kimsenin duyamayacağı kadar saygım var. Sen limandan ayrılmayı seçtin. Kendi içinden yola çıktın, yola hep inandın. Yolda bulacaklarına bıkmadan umutla inandın.
Yola çıkış anı nasıl da heyecanlıydı. Başarabilir miyim duygusu, merak, hayallerin vardı. Kıyıda bekleyen İsmail Abilere saygıyla el sallamayı da unutmadın üstelik. Arkanı dönüp gitmedin. Bir selam çaktın.
Sana saygım var üçtemmuz: Yolda bulduğun her çiçeğe şöyle bir baktın. Dinlendiğin yerlerdeki çiçekleri koparmadın, ezmedin, üstüne basmadın. Sen onları sevdin.
Yola hep inandın.
Hedef ne, hedef ne?
Belki de tüm hayat bu sorunun cevabını aramakla geçiyor. Farkına varıyorsun, varmıyorsun ama arkaplanda hep bu soru: hedef ne? Neden tüm bunlar?
Sen yola odaklananlardansın. Hedef parlak ve ışıltılı, üstelik huzurlu. Yolda öğrenilecek şeyler ne kadar ilgi çekici.
Super Mario oynayanlar bilirler. Yol kenarındaki bazı mantarlar zehirlidir, dokunursan ya küçülürsün ya ölürsün. Bazı mantarlar ise sana güç verir: seni ya büyütür ya da silahlandırır, hatta can verir.
Ölmekten korkarsan güçlenme ihtimalini de yokedersin.
Bunu anlamak lazım.
Anlamak yetmez, çünkü dedim ya yol ilgi çekicidir. Seni korkutur, ya zehirli mantarsa endişesinin içine hapsolur kalırsın.
Dene.
Hangi çiçeğe rastladın bilemem. İş-güç müdür- aşk mıdır- sevda mıdır- okul mudur her ne ise..dene.
Seni ya küçültecek ya da büyütecek. Ya öldürecek ya da yaşatacak. Ama yoldaki çiçekleri koklamazsan yolda olmanın anlamı yok. Otur o halde. Zaman kendiliğinden geçer gider zaten.

Kıyı uzaklaşıyor, ben yola yeni çıktım. Ne kadar yolum kaldı bilemem ki. Bilmek de istemem. İlk mola yerimdeyim: biraz mutsuz ve çokça kırgınım. Ama biliyorum başladığım yerde değilim.
Ben yola çıktım. Hayırlısı.

7 Eylül 2012 Cuma

mutluluğun peşinde

kalbin rahat mı? rahat.
kimseyi sattın mı? hayır.
dürüst oldun mu? evet.
yeni şeyler öğrendin mi? evet.
güzel şeyler miydi? evet :)
verdiğin karardan pişman mısın? hayır.
şu an huzurlu musun? evet

e o zaman..yola devam.:)