16 Mart 2009 Pazartesi

şimdi ben var ya

Blog arkadaşlarım arasında sabah programlarının takipçisi olmadığını biliyorum. Ben de değilim. Ama bu programlara mutlaka denk gelmişsinizdir yada....sonuçlarıyla zaten her gün karşılaşmaktasınızdır.
Sokağa adım attığınız an bu programların biçimlendirdiği "yeni insan tipiyle" karşı karşıya kalıyorsunuz çünkü.
Sadece sabah programları değil ki...ana haber bültenleri, reality showlar, bazı diziler ve hatta yeni tarihli Türk filmleri...bu yeni insan tipini körüklemek, dumanlamak, onları sadece höykürerek ağlayan ya da anırarak gülen bir insana dönüştürmek için elinden geleni yapıyor.
Amaaannn...tabi bir kısmı falan diye de kısıtlandırma yaparak ikiyüzlülüğe girişecek değilim...iyi nerde, kötü nerde biraz aklı olan herkes görüyor zaten.

İnsan duyguları gülmek ve ağlamaktan ibaret değildir. Bu iki duygu asilce yaşandığında hem gerekli hem de rahatlatıcıdır. Ama ota boka ağlanmaz ve de ota boka da gülünmez ki abicim...
Yuh yani...

Arada duygular da vardır. Hüzün gibi, gülümseme gibi, rehavet, keyif, keder gibi...

Son moda olarak kansere taktılar bunlar malum.
Evden kaçanlara ya da anlaşamayarak ayrılan çiftlere biraz ara verdiler galiba...
Ne yiyeceğiz, nasıl yiyeceğiz, ne yersek vücudmuza ne katkısı olur: bütün bunları kimyasal formül gibi kakalıyorlar bize.
Hey Allahım...
Nimet lan onlar...

Tadları güzel bir defa...
Az ye, öz ye, ne bulabiliyorsan hepsinden, kararında ye.
Azmadan ye...
Tadını çıkararak ye...
Şükrederek ye...

Laborutuvar tüpünden çıkma ilaç muamelesi yapma meyve sebzeye...Bir de Allah'ın verdiği zamanda, onun verdiği şekilde, araya insan elini sokmadan....büyümesi hızlandırılmamış, tohumunun genetiğiyle oynanmamış, arsenikli suyla zehirlenmemiş olanını ye...yeter ...

Ama bunları yaparsak aracı ellere para kazandırmış olmayacağımızdan, işlerine gelmiyor gül kokulu böyyük programcıların tabi...

Ve o hastalık...kemoterapi nedir, radyoterapi nedir bize öğretmiş olan o hastalık...

Acıklı bir olay değil o abicim sizin anlattığınız gibi...
Çok acılı evet...
Ama acıklı değil...

(Hakikaten kendimi küfretmemek için zor tutuyorum.)

Orda bir yerde öcü var ve çok korkunç, ondan bu kadar gram, bundan bu kadar gram yersen seni bulmaz diye anlatıyorlar size bu hastalıkları.

Yalan söylüyorlar.

Tüm ülke çapında, hatta dünyayla entegre olarak,çalışmaların yapılması, hormonun gübrenin reçeteyle satılması, havamızın suyumuzun temizlenmesi lazım.
Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, kullandığımız her şeyin devletin kontrolünde, piyasaya sürülmeden önce sağlık testlerinden geçmiş olması lazım.

Aslında nelerimiz dedelerimiz gibi yaşamak lazım diye düşünüyorum ben...

Oha...diyenlere not:
Anne dedimgeçenlerde anneme...Deterjan yokken nasıl bulaşık yıkıyordunuz?
Külle yıkanırmış...ve çok temiz olurmuş...
Bildiğin kül...
Ne doğaya ne sana zararı var...

Tamam ya...uçmadım...ben de biliyorum şimdi bunların yapılamayacağını, eyvallah...ama bu deterjanlara, naylon poşetlere dünya ve doğa dayanamıyor, farkında mıyız?

Bak, hastalandı sevgili ve biricik dünyamız: ateşi çıktı...

Küresel ısınma dedikleri şey o aslında...

Nerden nereye geldim...Çok doluyum bu konuda dostlar, ondan...

Sizi bayıltmadan keseyim, umarım laf salatası arasında ne demek istediğimi anlatabilmişimdir...

18 yorum:

.. dedi ki...

ne demek istediğini her zaman anlatabiliyorsun zaten ünsüm, hiç şüphen olmasın.
ve o kemoterapi, radyoterapi öğreten hastalık...
o bi hastalık işte.
hasta olma hali.
tedavi edilen, iyileştirilen ama her hastalık gibi, hastayken sıkıntı veren bi hastalık işte.
o sihirli formülere de gıcığım zaten.
be mübarek! dünyaya kazık çakacaz dediklerini yersek.
bilmemkaç gram falancadan, bilmemkaç gram filancadan yiyeceksin, arada da kafayı yiyeceksin tam olacak.

uctemmuz dedi ki...

sağol bitanem...:)

Adsız dedi ki...

anlatıyorsun.. elbet..
ğstelik en az senin kadar öfkeliyiz.. tüm anlattıklarına..

azınlık haklarıma saygı istiyorum diye bi kampanya başlatıcam inan ..
=) o kadar yalnız hissediyorum kendimi..
atalet

uctemmuz dedi ki...

Başlat ataletim...beraberim seninle...

alpernatif dedi ki...

Kanserden iki arkdaş kaybeden birisi olarak
her tür tedavi yoluna tam destek :(

uctemmuz dedi ki...

Kızdın mı Alper yazdıklarıma? Anlamadım da. Kızılacak bir şey yok çünkü...olsa olsa düzgün anlatamamışımdır.
Başın sağolsun öncelikle...
Ve tüm tedavi yollarına ben de destek veririm kendi adıma...Ben hastanede duyduğum her şeyi herkesi her bitkiyi not alıyorum.Öğrendiğim her şeyi oradaki annelerle de paylaşıyorum. Kimse bildiğini saklamaz zaten orada.
Ama anlatmak istediğim bu konuda acilen bir devlet politikası belirlenmeli, yediğimiz içtiğimiz giydiğimiz şeyler güvenli olmalı...ve hastanelerde yeni düzenlenmeler yapılması gereğiydi...Ben bizim doktorlarımıza hayranım...ama bakalım herkes bu kadar şanslı mı? Dün özel randevu istedim diye, başhemşiremizden bir güzel azar işittim. Deli misin yavrum sen, ne özel randevusu, hiç öyle şeylere gerek yok dedi bana. Boynuna sarılıp öpesim geldi...Hepimizle tüm doktorlar ilgilenir bizim hastanemizde. Kendi doktorumuz filan yoktur.
Bütünhastalar bu imkana sahip olsun isterim mesela...
Uzattım...
İçeriden birinin yazdıklarıydı bunlar...yanlış anlaşıldıysa üzülürüm...

laleninbahcesi dedi ki...

Üç temmuzum, annem hasta olunca her şeyden medet umduk. Sırgandan mırgandan aklına ne gelirse işte. O televizyonna pek çıkan o Türkiyenin en ünlü onkoloğunun hastasıydı hem de.
Bu konuda konuşmak öyle zor öyle zor ki.
Öptüm çok seni

uctemmuz dedi ki...

ben de ya çok gerginsem ya da sinirliysem yazabiliyorum zaten...kontrolü elden kaçırınca. sonra da pişman oluyorum açıkçası Lallecim.
Ben de seni öperim...İnşallah çaresi bulunur şu hastalıkların...Küba dan ümitliyim ben...Castro inanılmaz çalışlmalar yaptırtıyormuşşş.adamların parayla pulla da işi yok...İnşallah başarırlar...

Ece dedi ki...

Avrupa'da kabul görmeyen,'asla' dedikleri tekstil boyalarını,ihraç malında kullanamayan Türkiye hâlâ iç piyasada kullanıyor.Ağartılmış kot kumaşlar kimyasallarla ağartılmamalı,'taş yıkama'olmalı meselâ.Ama bizde hâlâ kimyasallar kullanılıyor. Cilt kanseri,akciğer kanseri riski büyük.
Sadece yediğimiz-içtiğimiz değil,giydiğimiz,ellediğimiz de bilinmeli.

Bizlerin gözü çoktan açıktı zaten.Birilerinin açık gözlerimize çomak sokmaması yeter.
Öpüyorum canım

uctemmuz dedi ki...

Aynen katılıyoum ececim...Keşke toplum bunları tartışsa...
Ben de seni öperim...

alpernatif dedi ki...

aşkolsun
ben yazınıza neden kızayım :)
sadece kanser deyince aklıma kötü anılar geldi
yanlış anlaşıldıysam ben özür dilerim

uctemmuz dedi ki...

çok hassas bir konu ya, ben farkına varmadan kırıcı bir şey mi söyledim diye çekindim sadece...Aman çok sevindim...olur a bu kafa yorgunluğunda öyle bir şey yaparsam söyleyin bana olur mu?.:)

Adsız dedi ki...

Merhaba. Kanserle ilgili son gelismelere yer verdigim ve henuz yeni hayata gecirdigim bir web sitem var. Arastirma yaparken rasladigim bu yaziniza hem fikirlerinizi almak hem de daha cok insana ulasabilmek icin yorum birakmak istedim. Web sitemi ziyaret edip yorumlarinizi paylasabilirsiniz cok sevinirim. Yayin hayatinizda basarilar dilerim.

uctemmuz dedi ki...

Çok teşekkür ederim ilginize...sayfanızı ziyaret edeceğim...ben de size başarılar diliyorum...

geçkalmadımki dedi ki...

Canım benim.. öyle net ifade etmişsinki.. katılmamak mümkün değil.. yerden göğe haklısın..
Sevgiler sana...

uctemmuz dedi ki...

Canım Fundacığım, özledim seni...daha sık görüşsek ya...:)

Ece dedi ki...

Ben bugün şans dilemeye geldim sadece.
Öpüyorum da tabii..:)

uctemmuz dedi ki...

Ecemmm..işe yaradı mı ne? Ben de öperim, ben de...:)))