20 Kasım 2008 Perşembe

açıl susam açıl

Chp'nin yaptığı 'yeni açılımdan söz edeceğim biraz.

(Hiç bakmam pat diye dalarım mevzuuya)

Gayet anlamlı ve doğru bir hareket olduğunu düşünüyorum ben bu eylemin.
Milletin bağrından çıkmış herhangi bir partinin o milletin bir kısmına kapalı olduğunun varsayılması bile bana son derece ürkütücü geliyor.

Hadi seçmenin siyasi tercih seçimini bir yana bıraktım, sadce giyimi kıyafeti üzerinden "ama olmadı ki, ama uymadı ki" demenin hiç bir mantıki geçerliliği yok benim gözümde.

Ne yani Akp'ye başı açık insanlar da oy vermedi mi?

Böyle bir araştırma sonucu mu var?

Hakikaten ipe sapa gelmez, aklın sınırlarını zorlayacak şekilde bölündük son zamanlarda. Bunun önüne geçecek her hareket bende "aferin" duygusu uyandırıyor.

Sokağa çıktığım an beni ilk kez gören bir insanın saçımın açıklığı ya da giyimimle beni değerlendirmesi ihtimali beni çok incitiyor.
Aynı şeyi başkaları için yapar hale gelmekten de korkar oldum.

Ben , sen, o bireysel olarak neye inanıyoruz? Nasıl bir dünya özlemi var içimizde, o dünyaya ulaşmak için kullanacağımız ahlaki değerler nedir, toplumun çoğunluğu nasıl bir hayat istiyor, bunun için yeterince çalışıyor mu...beni ilgilendiren bunlar.

Samimi olarak bunlar.

Aynı yolu Akp'de izlese takdir ederim. Ya da başka bir parti. Çünkü hepimizin önündeki sorunlar ortak...sağlık sistemi, işsizlik, trafik, kentleşme, güvenlik...

Artık biraraya gelsek de şu dağ gibi sorunları çözmeye başlasak?

Ne güzel olurdu beh...

8 yorum:

burdasaklaniyorum dedi ki...

galiba biraz kötümserim turuncum.
ne güzel olurdu gerçekten ama...
ben bizim ve hatta bizden sonraki kuşağın bile öyle birlik beraberlik ortamında yaşayabileceğini sanmıyorum nedense.
ama haklısın.
ne güzel olurdu beh!!!

geçkalmadımki dedi ki...

aah ah bi inansam herkesin samimi olduğuna.. rozet taktıran çarşaflı ile takan siyasetçinin samimiyetine..
hepsinin ülke çıkarlarını düşündüğüne..
aah ah bi inansam..

sevgiler sana...

uctemmuz dedi ki...

Yakın zamana kadar yaşıyorduk burdacım, var mıydı böyle sun'i sorunlar. Adım atmamız lazım diye düşünüyorum, İnşallah doğru düşünüyorumdur canım benim.


Bilmiyorum ki Fundacığım, nasıl bilebiliriz insanların içindeki samimiyeti. Endişelerini gayetle iyi anlıyorum, fkrim her iki tarafın da doğru bir adım attığı yönünde.

Zamandan Sızan dedi ki...

Sana katılıyorum sevgili Ünsal

kayipsimurg dedi ki...

Bir kere ben Cumhuriyet ve kara çarşafı ne olursa olsun bir arada düşünemem. Evet taraflıyım ve evet tarafım. Cumhuriyet devrimlerine aykırı bir kere. Temel ilkelere aykırı olan bir zihniyetin simgesini açılım, özümseme, kucaklama diye nasıl içine alıp sindirebilirsin ki. Yumurta dokunuyorsa yemezsin. Ha kaynatılmış olsun ha yağda pişmiş yada çiğ olsun. Bu yumurtadır ve dokunur. Rozet takınca kafalar aydınlanacakmı. Hayır elbette. Akepe de yaptı benzer şeyler sakil durmadı mı, oy kaygısı demedik mi?
Yeni açılımmış... peeeh...
İnsanlar onlar bizler ayrımı yapmak istemiyorum diyor. Sen ister yap ister yapma var öyle bir ayrım. Ben ötekilerle uzlaşmak zorunda da değilim. Bu ülkenin yönetim biçimi cumhuriyettir. Bu Cumhuriyetin de temel ilkeleri ve devrimleri vardır. Kafası giydiği çarşaftan daha kara bir takım tiplerin, bu yönetimi içine sindirememişlerin her geçen gün artan sayıda ortalarda dolaşmasına, bir takım mevkileri adım adım ele geçirmesine ve bunun adının uzlaşma olmasına rızam yok.

uctemmuz dedi ki...

Kıymetim, çok sevindim seni gördüğüme. Bu haberi izlediğimden beri fikrine değer verdiğim köşe yzarlarını okumaya, konuyla ilgili tv programlarını izlemeye çalışıyorum. CHP umarım aldığı bu kararın devamını iyi yönetir ama bu adımı bile atması ciddi bir cesaret işiydi diye düşünüyorum.


Çok sevindim yorumuna Simurg...Sevindim çünkü Türkiye'de bütün önemli mevzular -mış gibi tartışılıyor, açılan davalar, insanların kendini güvende hissetmemesi nedeniyle de ya göndermeler ya göz kırpan smileylerle fikir belirtebiliyor insanlar.
Konuşuyoruz artık,bu bile iyi bir başlangıç.
Türban gerçekten önemli bir sosyolojik konu. Ben kendi lise arkadaşlarımda görüyorum bazen, biryerlerde karşılaşıyoruz onlarla ve evet artık kafalarında türban var kimisinin. Ama onların sımsıcak yüzlerine baktığımda tanıdığım aynı küçük çocuğu görüyorum. Biraz incelediğimde ya yaptıkları evlilikler sonucu ya da kişisel yaşamlarındaki acıları biraz olsun dindirmek için taktıklarını anlıyorum.
Ups! Bunlar savunma değil, tespit.

Oldukça muhafazakar bir köye gittiğimde gördüklerimse daha başka.
Chp'nin dinsiz olduğuna, Chp'ye oy verenlerin dinsiz olduğuna dair bir inanca sahip insanlar.
Tv'lerdeki tüm programları izlemeye çalışıyorum. Bu hafta mesela Genç Bakış'ta İnönün'nün Kur'an-ı yere atıp çiğnediğine dair söylentileri yalanladı saygıdeğer kızı.
Atatürk'ün dini görüşü ile ilgili ne çok asılsız tevatür olduğunu da o progrmlarda izleyip dehşete düştüm.
İnsanlar bu yalanlara inanıyorlar. İnanıyorlar çünkü karşı taraf bugünlere gelmek için gecesini gündüzüne katıp çalıştı.

Ben evlendiğimde gencecik sevimli bir genç kız olan görümcem, okuduğu Kız Meslek Lisesi'ni yeni bitirmiş-üstelik birincilikle- pırıl pırıl bir insandı. Bu 17 yıl içinde onun önce kapandığına, sonra ağzını da örttüğüne, sonra tam olarak çarşaf diyemesem de çarşafa benzer siyah kıyafetlere bürünmesini izledim. Şimdilerde yeniden türban ve mantoya döndüğünü görüyorum. Çok yakın ilişki içinde değiliz tam olarak nasıl bir yol izlediğini bilmiyorum ancak gördüğüm şuydu: o köylere gidip, o genç kızlarla konuşan çok sayıda kadın vrdı. Sürekli konuşmalar yapılıyordu. Birine şahit olmuştum: Zamanın ünlü dizisi Köle İsaura'yı seyredenin bile dinsiz olacağını korkunç ve ürkütücü bir şekilde anlatıyordu bu kadınlar.
Yaşlılar geleneksel örtünmelerine devam ettiler ama şehre tşınanlar ya da genç kızlar bir bir o örtünün altına girdi.
Şimdi bir başka partiye oy vermenin günah ya d dinsizlik olduğuna inanan bu insanların gözünde o rozetle bir şeyler değişiyor.
Haberi ilk izlediğimde ben de çok şaşırdım, onların şaşkınlığını düşününce diyorum ki: Hah bu iyi bir adım. Oy vermenin dini innca bağlı olmdığını, hepimizin bu ülkenin vatandaşları olduğunu, tüm partilerin hepimize açık olduğunu gösteren önemli bir adım.

Umarım bu adım iyi yönetilir.

Sevgiler...

kayipsimurg dedi ki...

Cahillik suçtur. Hele bu çağda cahillik ağır bir suçtur.
Şu çilgın türkler kitabını okumuşsundur muhtemelen. Onda biraz değinilmişti. Konyalı bir imamın dini kullanarak kurtuluşu baltalaması.
Din zaten dogmadır. Din diye yutturmak bu nedenle kolaydır.
İnsanın diğer yaradılmışlardan bir farkı vardır. Fikir sahibi olmak. Aklını kullanıp alet yapmak değil insan olmak. İnsan olmak yorumlamaktır.
Dini için başını kapatanlara sözüm yok. Bir alıntı yapıyorum:
"Sahih-i Buharî’den sonra en muteber ikinci hadîs külliyatı olan Sahih-i Müslim’in Cennet 53 bölümünde şöyle bir hadîs rivayet edilmektedir:
“Ateş (cehennem) ehlinden iki sınıf vardır, henüz onları görmedim. (Birinci sınıf) Yanlarında sığır kuyruğu gibi bir şeyler taşıyıp onlarla insanlara vuran kimseler... (İkincisi) Giyinmiş çıplak kadınlar ki, bunlar Allah’a taatten (itaatten) dışarı çıkmışlardır. Bunlar (hem kendileri baştan çıkmıştır), hem de başkalarını baştan çıkartırlar. Başları deve hörgücü gibidir. Bu gibi kadınlar, Cennet’e girmek şöyle dursun, onun kokusunu bile alamazlar. Halbuki Cennet’in kokusu şu şu kadar uzak mesafeden hissedilir.”
Önce geçen gün İstanbul’un tarihî bir semtinde gördüğüm genç bir tesettürlü hanımdan bahsedeyim. Başında çok cırtlak ve parlak renkli yemyeşil bir eşarp vardı. Ayaklarında dizlerine kadar uzanan püsküllü siyah rugan bir çizme... Dar bir pantolon... Omuzlarında atkı gibi siyah küçük bir örtü…
Başını örttü diye bu hanım kıza tesettürlü mü diyeceğiz?
Yukarıda mealini verdiğim hadîs-i şerifte “Giyinmiş çıplak kadınlar…” ibaresi yer alıyor. Evet, böyleleri tesettürlü çıplaklardır. Böyle çarpıcı, göze batıcı, tahrik edici kıyafet, çıplak kadınlarınkinden daha fazla dikkat çeker."

Daha fazla söze gerek var mı ?

uctemmuz dedi ki...

Söylediklerine katılmamak mümkün değil ki simurgcuğum.
Bu noktalarda hemfikir olmadığımızı düşnmen beni üzer, gerçekten.:)

Zaten yorumaltında da onu anlatmaya çalıştım, mesela Köle İsaura örneğinde.
Şu son 10 yılı bir gözden geçirelim mi, bunlara asıl neler yol açtı?

Deprem...
Korkunçtu...
Hemen akabinde ekonomik kriz.
Ecevit'in o büyük tarihi olaylar meydana gelirken ki yaşadığı hastalık.
Dönemin Sayın Cumhurbaşkanıyla yaşadığı gerginlik ve bunun ekranlara yansıması.
(O günü unutamam ben, tüm hayat tarzımın değiştiği gündür)
Büyük bir kaos, işsiz kalan binlerce insan.
Öyle ki koca koca insanların ailelerine muhtaç kalması.

Kemal Derviş, ekonomik kararlar ve her daim idolüm olan İsmail Cem'in ortada bırakılması.

Sonra seçimler ...
Ve sonuç.

Bunu da atlatacaktır Anadolu.
Birbirine sarılarak umarım, zorlanarak ama sarılarak.

Ve garip gelmesin ama benim asıl korkunç olarak gördüğüm tehlike Tv'ler.
Oradan akan, akıtılan yaşam tarzları.
Tecavüzün, ensestin ayrılıkçılığın çocukların ekran başında olduğu saatlerde neredeyse şehvetle tartışılması.
Dağıtmayayım neyse.