30 Haziran 2009 Salı

V

İlginç bir adam bu.
V yani.

Filmi izlediğimde V'lere boğuldum. Orijinal seslendirme şiir gibiydi.
Görüntüler de öyle.

Çizgi romanıysa ayrı bir alem...filmle arasında farklar var ama tabi ki daha derin.

Çzigi romanların, kitapların insanın hayal dünyasını tetiklemesine, beslemesine bayılıyorum.
Hep de sevdim.
Süt çocuğu Tom Miks'le başlayıp, Zagor'a, Tom Braks'a, Mandrake'ye uzanan o yol çok zevkliydi.

İlkokuldayken okuldan yaka paça dağınık, yanaklar elma kırmızısı şeklinde gelip -artık o gün kiminle koştuysam ya da kiminle kapıştıysam, yakapaça hep dağınıktır- derhal eskiden her evde bulunan çift saplı küçük alüminyum tavayı alır, içine 2-3 yumurta kırar, yanına da azıcık salça ilave edip, derhal masaya kurulurdum.
Yanında çizgi romanlarım.

silah sesleri zıp zıp şeklinde yazılırdı. Buna çok gülerdik.:)
Mr No bir numaramdı elbet. "Ama O dayak da yiyoooorrr..." savunma cümlesi dilimizden düşmezdi.:)

Dün oğlumun aldığı V for Vendetta'ya baktım. Dayanamadım, epey de okudum.
Elbet bizim çizgi romanlarımızla alakası yok.

Bütün bir toplumun ortak toplum tanımlamasına inat, tek başına bir adamın farklı doğrular, farklı tanımlamalar gerçekleştirmesi.
He, Matrix gibi.

Maalesef ki...bunları tarafsızca incelemekten uzağım.
Belki 40'ı devirmek, belki anne olmak, belki son yıllarda yaşadıklarım...
benim şahsi "kahramanlık" duygularımı almış götürmüş.:)

Kafamdaki sorular azalmış.
Bazı cevapları bildiğimi sanır olmuşum hatta.
Sorumluluk duygusu mu bunu getiren?
Bilmiyorum...
Bir evi çekip çevirmek gerekliliği, yatırılacak faturalar, ödenecek taksitler...

Çocukluğumdaki küçük kızın hayallerindeki dünyanın fersah fersah uzağındayım.

Hangi ara gerçekleşiverdi bu, bilmiyorum.

Gençleri ve çocukları seviyorum.
Bana yeniden hatırlatıyorlar unuttuklarımı.
Yapmak istedikleri ne çok şey var, ne çok soru soruyorlar, ne çok şey merak ediyorlar.
Sonra işte aniden...

İş bulma kaygısı geliyor, aşık olacaklar belki ve evlenecekler filan...

Yıllar sonra ellerine bir köşede bir çizgi roman geçecek...kendi çocukluklarındakinden farklı bişey...
Düşünecekler...

Büyümeyen çocuklar var bir de...
Evet M.Jackson mesela...Steven Spilberg ya da Tarantino...
Şahsi fikrim: bizden Ezel Akay...

İlk aklıma gelenler...

Onların kurduğu hayal dünyasını seviyorum. İçinde kaybolmayı...Yeniden küçük bir kız olmayı...

Ya bir de alakasızca şunu söyleyeceğim...
Hiç bir yere kaçmak istemeyen, kendine sığınak inşaa etme gereği duymamış insanlar vardır hani.
Ciddi, ağırbaşlı, sorumluluk sahibi.
Ben onlardan korkarım.
Evet.

Bu gereksiz laf salatasını okuduğunuz için teşekkürler.
Olayın özü şu: Yaşlanmışım uleynnn...:)

5 yorum:

uctemmuz dedi ki...

ve V...
gördüğüm en şairane adamsın sen...
İnsan bir maskeye aşık olur mu?
Arkasındaki ruh kuvvetliyse, evet...

.. dedi ki...

insan bir maskeye aşık olur valla ünsüm. ben olurum yani.
bi de,
yumurtaya salça koyar mıydın sen de? 8)) ben de bayılırım, bayılırım. salçalı yumurta favorimdi. ay canım çekti 8)
ben en çok tom miks'i severdim, hayalim onun sevgilisi çilli kız suzi gibi saçlarım olmasıydı 8)
sonra da zagor vardı ikinci adamım.

uctemmuz dedi ki...

burdacımmmm...azıcık da peynir rendesi? :)))sen gel bak, konuşacaklarımız bir yana...neler yiyip içeceğiz birlikte.ha ha haaa...:)))
ya bu V çok klas. şiir, müzik, delikanlılık ne arasan onda var.:) aşık olunmayacak gibi değil.
bir başkaldırı ikonunu nerelere indirgedim bak...:)))Umutum duysa...yine serinkanlı bir şekilde omuz silker ve pöh! der bana.:)
Öpüyorum dünya güzelimmm...:)

Sevgi Gibi dedi ki...

"Bu maskenin altındaki et ve kemiklerden oluşan yüz, benim benliğime ait değil."
"Bu maskenin altında etten fazlası var. Bu maskenin altında bir fikir var, ve fikirler kurşungeçirmezdir!"

V

büyyük adam bu V ;)

uctemmuz dedi ki...

Aynen öyle bebeğim...aynen öyle canım.:)
sen müthişsin bunu da söylemezsem çatlarım.
ironik böcüüm benim.:)