8 Eylül 2012 Cumartesi

kıyıdan uzaklaşmak ve çiçekler

İsmail Abi sana saygım var. Limanda kalmayı seçtin. Dönmeyecek babana inatla el sallamayı ve onu beklemeyi seçtin.
üçtemmuz sana da saygım var. senden başka kimsenin duyamayacağı kadar saygım var. Sen limandan ayrılmayı seçtin. Kendi içinden yola çıktın, yola hep inandın. Yolda bulacaklarına bıkmadan umutla inandın.
Yola çıkış anı nasıl da heyecanlıydı. Başarabilir miyim duygusu, merak, hayallerin vardı. Kıyıda bekleyen İsmail Abilere saygıyla el sallamayı da unutmadın üstelik. Arkanı dönüp gitmedin. Bir selam çaktın.
Sana saygım var üçtemmuz: Yolda bulduğun her çiçeğe şöyle bir baktın. Dinlendiğin yerlerdeki çiçekleri koparmadın, ezmedin, üstüne basmadın. Sen onları sevdin.
Yola hep inandın.
Hedef ne, hedef ne?
Belki de tüm hayat bu sorunun cevabını aramakla geçiyor. Farkına varıyorsun, varmıyorsun ama arkaplanda hep bu soru: hedef ne? Neden tüm bunlar?
Sen yola odaklananlardansın. Hedef parlak ve ışıltılı, üstelik huzurlu. Yolda öğrenilecek şeyler ne kadar ilgi çekici.
Super Mario oynayanlar bilirler. Yol kenarındaki bazı mantarlar zehirlidir, dokunursan ya küçülürsün ya ölürsün. Bazı mantarlar ise sana güç verir: seni ya büyütür ya da silahlandırır, hatta can verir.
Ölmekten korkarsan güçlenme ihtimalini de yokedersin.
Bunu anlamak lazım.
Anlamak yetmez, çünkü dedim ya yol ilgi çekicidir. Seni korkutur, ya zehirli mantarsa endişesinin içine hapsolur kalırsın.
Dene.
Hangi çiçeğe rastladın bilemem. İş-güç müdür- aşk mıdır- sevda mıdır- okul mudur her ne ise..dene.
Seni ya küçültecek ya da büyütecek. Ya öldürecek ya da yaşatacak. Ama yoldaki çiçekleri koklamazsan yolda olmanın anlamı yok. Otur o halde. Zaman kendiliğinden geçer gider zaten.

Kıyı uzaklaşıyor, ben yola yeni çıktım. Ne kadar yolum kaldı bilemem ki. Bilmek de istemem. İlk mola yerimdeyim: biraz mutsuz ve çokça kırgınım. Ama biliyorum başladığım yerde değilim.
Ben yola çıktım. Hayırlısı.

Hiç yorum yok: