21 Eylül 2010 Salı

deniz ve ben

dün denizin üstündeydim.
bunun beni hala şaşırtıyor olmasına çok şaşırıyorum.:)

denize alışık biriyim.
hemen dibinde sahili olan bir şehirde temelli yaşamamış olsam da
yazlarım Marmara'da değişik koylarda geçti çocukluğum boyunca.

yine de denize bakınca ne çok su diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
ne çok su, nasıl bu kadar çok olabilir?

okyanus görmek neyse ki benim için uzak ihtimal. beynim algılama çabasından kaynayabilirdi.
:)

makineleri de anlayamıyorum.
değil uçak, gemi
Tv bile beni dumura uğratıyor.
nasıl çalışıyorsun sen diye sormak geliyor içimden.
madem sesi var, beni cevaplayabilir diye düşünüyorum.

işbu durumda
hem denizin üstünde
hem de bir vapurda olmak
beni büyülüyor.

çocuk gibi ayaklarımı pervaza uzatıyorum.
yanımdakinin omzuna büzülüyorum.
çok sevimli oluyorum.
(sanırım. bu kısmı sanırım yani. sevimlilik kısmı.)
etrafa öylece bakıyorum.
İzmirin yüksek ve geniş cepheli binaları.
tepeleri.
Konaktaki Türk Bayrağı.
canım canım.
martılara gülüyorum.
yanımdakiyle konuşuyorum.
şaşırıyorum.

ne çok su.
hakikaten.
:)

8 yorum:

.. dedi ki...

ben de her yazında yine sana şaşırıyorum.
her seferinde "seni seviyorum" deme isteği uyandırıyorsun.
ve hakikaten
o kadar demir, o kadar ağırlık
nasıl yüzer, nasıl uçar?
8)

uctemmuz dedi ki...

ben de seni seviyorumki tatlım.:) bak yine yüzüme bir gülümseme oturttun sabah sabah.:))

Adsız dedi ki...

çok sıcacık olmuş.. ruh dinlenmesi olmuş.. mola almış yaşamdan yazarımız.. hissediliyor..

bu sabah filozof günümde miyim nedir..
okyanusla denizin kıyıda durup bakınca.. farkını görebilir miyiz ki dedim..
yeterince büyük olunca.. daha büyüğünden ayırdedilemiyor sanki.. "şeyler"..

ama şu teve konusunda .. 20lik bana ilk sorduğunda.. sorma dedim.. ben hala anlamıyorum o minicik insanlar o kadar çok.. nerde yaşıyolar birileri görününce diğerleri nereye gidiyor.. hele telefonu hiç sorma..
nası oluyo da sesimiz bi telle gidiyor derken şimdi telden de ari.. /i şapkalı/..
eh o zaman..
öpeyim usulca.. martılara selam diyeyim..
atalet

uctemmuz dedi ki...

ehe. yorum da çok sıcacık olmuş.:)
evet ya, okyanusla denizi kıyıdan baktığımda ayıramazdım galiba. aman iyi ki de öyle.:)
hayat ne karmaşık ataletim.
hem nerde martı görsem aklıma ilk sen geliyorsun, bundan sonra selam da edeyim.
öpüyorum ben de.:)

laleninbahcesi dedi ki...

Heheheh , ben de şaşıyorum üç temmuzum laf aramızda... ses dalagaları frekanslar filan:)) e kolay değil radyo çağında doğup bilgisayar çağında yaşamak üle biraz yavaş dedim ben ama çok hızlı oldu gelişme... du bakalım daha neler olacak mecburan yavaşlayacak mı dersin)) bi ışınlanma kaldı ama ben onu hemen denemem şimdiden söyliyeyim, ya arıza olurda bi tarafım geride kalırsa he!!
Atalatim yine doğru bişi demiş... okyanus kenarında olsan anlarmısınki denizden farkını...
Öptüm çok çok

uctemmuz dedi ki...

:)))ışınlanma mevzuuna çok güldüm. ama olsa böyle bir şey Lale, hemen deneriz biliyor musun? ne olduğunu anlamadan son icadı kullanırken buluyor insan kendini.
ben de öptüm tatlım.:)))

Sevgi Gibi dedi ki...

ben en çok aşka şaşırıyorum, gördüklerinin hiç birini sevememişken hiç görmediğim bir insanı sevmiş olmama, yetmedi gördükten sonra da sevdiğimi anlamış olmama şaşırıyorum.
37 yaş kavak yelleri deniyor buna, af buyur :D

uctemmuz dedi ki...

nolur beni affet. ben de buna şaşırdım. çünkü aşka hiç inanmıyorum. ama senin adına o kadar sevindim ki ben.:)