3 Ekim 2008 Cuma

sorular

Benim için pek çok duygunun bir anda yaşandığı bir Bayram oldu bu.
Güzeldi, gerçekten.:)
Yıllardır gidilmeyen kayınvalideye bile gidildi.
Ahhhh...keşke bu konuda azıcık yazıp rahatlayabilsem. Ama yapamam ki.
Hoş olmaz.:P

Bütün bir akşam boyunca muhabbete katılmaya çalışıp, yüzümde gülümsemeyle soruları cevaplarken düşünüp durdum.
Neden epeydir görüşemediğimizi bir kez daha anladım.
Bunu anlamamın hiç bir faydasının olmayacağını da anladım.
Kendime baktım, kendimi dinledim ve evet biraz da kendime üzüldüm.

Benim onlarla yaşadığım sorunları, ailenin bir torunu kendi eşinin ailesiyle yaşıyormuş.
Onların nasıl yırtıcı bir tavır aldıklarını gördüm...yine üzüldüm.
Yazık sana yavrum, böyle yapmak gerekiyormuş demek dedim kendime.
Yırtıcı davranmadığın için anlaşılmamışsın hiç...
Onlardan sıcak ve samimi bir sevgi beklediğin için.
Halbuki bunu asla alamayacaksın.

Eskiden daha kolaydı, çok kendine güvenli, kimseye eyvallah etmeyen biriydim çünkü.
Hayat hakikaten yumuşattı beni. Alttan alıyorum, sakin düşünüyorum, hemen cevap vermiyorum, kırmamaya çalışıyorum, başımı öne eğip, olsun ne var bunda canım diyorum...

Bildim bileli çevremdeki herkes böyle biri olmamı istiyordu.
Oldum mu ne?

Bütün bunları benden bekleyenler gerçek beni özlemiyorlar mı hakikaten?
En çok bunu merak ediyorum.

"Freud diye bir şey yok" diyor ya şair...
Değiştireyim ben bunu kendimce:
Aslında "diğerleri" diye bir şey yok

Bunu farketmek iyi bir başlangıç noktası olabilir mi ki?

10 yorum:

Adsız dedi ki...

ben senin yumuşamış ya da ezilmiş olduğunu düşünmüyorum..
sen öncelikleri anlamış birisin bence..

şu mecburi hizmetim var ya..
benim.. anlatırım arada..
işte orada o ineklerin yemliğinden yarısı yenmiş elmayı alıp kemiren yanağından kan damlayan çocukların memleketinden..
hani hem dayısının hem de oğlununırzına geçip hamile bıraktıkları 15 yaşındaki kızı doğurttuğum 15 gün sonra da yeni doğana otopsi yaptığım yerden izne gelmiştim eve..
sabah yengemle gelininin telefonda tartıştıklarını duydum..
tartışma snucunda küstüler bi de..
konu ..
sosyete terzisinden zor alınan ceket provasına birinin gidemeyecek olması idi..
ne kadar saçma gelmişti bana..
konuştukları.. onlar içinse hayatın en öenmli işi idi bu..

zamanla anladım..
bazıları için öncelikler vardır.. ve her yerde bilirsin hayati şeylerin önceliğini..
diğerlerini sallarsın geçer..

işte budur bizi insan onları insansı yapan..
bence..

sen öncelikleri biliyorsun..
ondan öyle yabancılaman..

hem istesende.. öyle sert çıkamazdın bence..
zira sert çıkılarak elde edilen ilgi ve ilişkinin değeri yoktur..
bilirsin üçümtemmuzum..

öper seni ataletinnnnnn
kocaman ..
direnme kuzum.. öpeceğim işte..
=D..

uctemmuz dedi ki...

Ne direnmesi? Kuzu olur bir de dizine kafamı koyarım şöyle bir...:)Nasıl iyi geldi şu yukarıdakileri yazabilmek ataletciğim bir bilsen...Ben tersimdir, bazen çok yanlış anlarım, ani tepki veririm evet ama hastası olana küsmem, barışınca gerçekten barışmışımdır, küslüklerimse hep geçici. Kaya gibi görür insanlar beni çünkü sesim çok çıkar ama gel gör ki aynı senin yazında anlatıığın gibi içimde camdan yapılmış biri var. Kırılıyor, kendine batıyor.:)
Ben de seni öperim sevgiyle, hem ben bugün seni çok sevdiğimi söylemiş miydim?
Seviyorum söyleyeyim...:)

sensizken dedi ki...

Bu konu hakkında yazacaklarım bitmez. Bu yüzden;

Ben önce güleceğim :) sonra da bir offffff çeksem sen anlarsın beni dimiiiii?

burdasaklaniyorum dedi ki...

yazını okudum, yoruma geldim.
ataletin yorumunu okudum, sonra senin cevabını..
ne yorum yazayım ki.
bu işte.
ben ikinizi de seviyorum.
bi öpeyim özlemişim vallahi turuncum.

Kedi Narnia dedi ki...

birbirini anlyamayan, uyuşamayan gelin kaynana durumlarına çok üzülüyorum ben...

biriyle evleniyorsun ama aslında onun ailesiylede evlisin. helede baştan göze koyulduysan aklanman mümkün değil sanki...

ben kendi ailemde yaşamadım böyle birşey. annem kendisinden olmayan babamın oğullarının eşlerine bile kaynanalık etmiş biri değil. sağolsun hepside ayrı sever sayar annemi... kendi geliniyle ana - kız gibi değil elbet. hem olamazda zaten. ama iki tarafta haklarına sahip ve birbirlerinden ne istediklerini çok iyi biliyor ona göre hareket ediyorlar...

değişme nedenine gelince... hayatının sadece senden ibaret olmadığı bilincidir belkide... eş çocuk derken susmasını bilme gerektiği yerde olması gerektiği şekilde hareket etme yada edebilme...

Ece dedi ki...

Ben bu tür bir ilişkiye çok yabancıyım.Bu yüzden çok şanslıyım diye düşündürttü bu yazın.

Bazı durumlar var ki, kendini yırtsan da,değiştiremiyorsun. Ben yırtmadığım ve yırtılmadığım için ne şanslıymışım meğer..

Kendin için üzülme..karşı taraf için üzülmek gerek aslında..

Sevgiler canım.

uctemmuz dedi ki...

Ufs...yorumları okuyunca ben de ne diyeceğimi şaşırdım.:)
Şöyle ki: Onların bana bir zararı filan yok, böyle bir şey olsa ben de izin vermem zaten,sadece farklı insanlarız. Biraz fazla farklı. O farklılığı da evde gayet güzel dengeliyoruz Allahtan.
Neşem ve keyfim yerinde arkadaşlar, bu Bayram gerçekten güzeldi...Umarım hep böyle olur...:)
Çok sevgiler hepinize...:)

geçkalmadımki dedi ki...

En güzeli son yorumdaki son cümle..
Neşenin keyfinin yerinde olduğunu, bu bayramın güzel olduğunu yazmışsın ya.. İşte güzel olan bu ve ben de umarım hep böyle olur, olsun..
Sevgiler...

uctemmuz dedi ki...

Valla öyle. Onları biraz daha olgunlaşmış bakış açısıyla izlemek beni çok düşündürttü Fundacığım. Üzüldüm evet ama içimdeki bir dolu soruya cevap bulmuş oldum, içim de epey rahatladı.
Önemsenmesi gerekenler bizim sevgimizi hakedenlermiş, bunu anlayınca kırmaya-kırılmaya-dertlenmeye gerek kalmıyor. Barışıyorsun...:)

Parpali dedi ki...

Aslında yazınızı okurken, yazmak istediklerim vardı. Ama yorumları, hele de ilk yorumu okuyunca, hepsi uçup gitti aklımdan. Sadece şunları söyleyebilirim. İdare etmek diye bir şeye isteyerek ya da istemeyerek alışıyor insan. İyi mi kötü mü bu durum bilmiyorum ya. Sevdiğiniz ve sizi seven insanlar bu hayatı güzelleştirmeye kafidir. Bu da herşeye yeter galiba ;)