6 Ekim 2008 Pazartesi

***

Micheal Moore'un Sicko/hasta belgeselini izledim...
O gözde büyütülen Amerika'yı lime lime etti adam.
Yok ama öyle böyle diil.
parça pinçik.

Bir doktorun yükselebilmesi için %10'dan fazla sigortalı tedavi başvurusunu reddetmesi gerekiyormuş.
Kimi hastalar şişman kimileri zayıf olduğu için sigortalanmıyormuş.
Diyelim şanslı bir hastanın sigorta talebi karşılandı ve tedavi edildi. Derhal bir dedektif yollanıp hastanın 5 yıllık geçmişindeki tüm hastalıklar inceleniyormuş.
Ki ufacık unutulmuş bir açık- beyan eksikliği bulunsun ve sigorta harcanan parayı hastadan geri tahsil edebilsin.

Bir doktor mahkemeye başvurdu ve dedi ki: Suç işledim. Sigorta kapsamında olmaına rağmen bir hastanın tedavi isteğini reddettim. Çünkü 500.000 dolar tutuyordu. Bu sayede işimde yükseldim ve maaşım arttı.
Yine bir sigorta şirketinde çalışan genç bir kız ağlayarak itiraflarda bulundu.
Bir dedektif işi bırakmış, geçmişiyle hesaplaşmaya çalışıyordu.

Bahsedilen tüm sigorta şirketleri özel.
Çünkü Amerika'da devlet sağlık sigortası işine karışmıyormuş.
Bunu hatırlatmak isteyen olursa her sefer müthiş bir komünizm geliyor propagandasıyla herkesi susturuyorlarmış.

Çok ilginç bitti belgesel:
11 Eylül enkazında gönüllü çalışan ve solunum sorunları yaşayan bir kaç kişiyi Küba'ya götürdü Moore.
Bu insanlar tedavi masraflarını kendileri karşılayamayacak kadar yoksul ve devlet yardım etmiyor.
Hiç karşılıksız tedavi oldular.
Doktorlara sarılıp ağladılar.

Küba'lı itfaiyeciler onları ağırladı daha sonra.
Saygı duruşunda bulundular ve dediler ki: "Biz kardeşiz, keşke size o gün yardım edebilseydik."

Bu sefer Amerikalı kardeşler itfaiyecilere sarıldılar.
Yüzlerinde gerçeği keşfetmenin acısı ve sevinciyle.

Çok etkilendim.

6 yorum:

Adsız dedi ki...

türkiye anı oyuna doğru tam gaz gidiyor..
amerikada avrupasa sağlık can çekişmede..
kurban olsun bizim sskya onlar..
ama giderek daha kötüye daha kötüye kaymadayız..
önce tün hastanelerle anlaşma sonra iptal kalan sadece yeşil sermaye hastaneler..
biz içindeyken görüyoruz..
ve ne tuhaf hekim olarak biz yaşlanınca ne olacak diye dövünüyoruz..
zira şimdilik bizim neslin iyi niyetiyle dönüyor dönen..
yeni nesil daha pragmatik geliyor.. sistemin içinden geldiğinden..
türk tabibler odası meyl atmıştı izleyin diye bu filmi.. biliyo musun
önemli bulunuyor yani
atalettt

Ece dedi ki...

Amerika!! Hayranı olduğumuz..Her şeylerine özendiğimiz, kendi üstümüze kopyalamaya çalıştığımız...

BEN ÇOK SAYGI DUYUYORUM(!!)
Vatandaşlığına geçesim var..

Sevgiler canım..

Adsız dedi ki...

amerika!!!
ne çok yalan, ne çok süs!
etkilendim turuncum.
her bir şeyi bilsek keşke.

uctemmuz dedi ki...

İngiltere_Fransa ve Kanada'yı da gösterdi ataletciğim...Tamamında devlet hastaneleri tamamen ücretsiz, hatta İngiltere'de hastaların yol masrafını devlet karşılıyor, yeni doğum yapmış anneye yardım için eve görevli yolluyor. Bebek bakımı, çamaşır, yemek konusunda yardımcı oluyor bu görevliler.
Ama evet Avrupa'daki sistem biraz zora girmiş.
Bizdeki durumun farkındayım...Umarım iş işten geçmeden sahip olduklarımızın farkına varırız.

Ecem gerçekten inanılmazdı belgesel. Ntv'de yayınlandı, tekrarı olur sanırım. Kendi durumumunzun kıymetini anlamak için böyle bir şey izlemem gerekiyormuş.


Ya bizde de böyle karşılaştırmalı belgeseller olsa keşke burdam. Ben de onu istedim çok...

hayal dedi ki...

Bizdeki duruma örnek şu: Yenidoğan yoğun bakımda enfeksiyonlu hiçbir bebeğin kapısından girmemesi gereken PREMATÜRE odasındaki boş küveze, başhekim gelip, işte burda küvez var niye yok dediniz, benim hastamı buraya yatıracaksınız diye, dışarından SEPSİSli bebek getirtiyor ZORLA. Bİlmiyor ki o odadaki diğer prematüreler ölecek, kendi yakını kurtulsa bile!!
Bu kafalar değişmeden bu sistem düzelir mi?

uctemmuz dedi ki...

Bu söylediğiniz gerçekten çok korkunç.
Elimizde hala bir sistem varken onun aksaklıklarını halletmek ve halk olarak devlet güvencesindeki sağlık hizmetlerine sahip çıkmak lazım.
Yaşadığım şehirde durmadan çoğalan özel hastanelere ilginin nasıl arttığını hayretle izliyorum.
İnsanların tek istediği ve kontrol edebildiği şey temiz odalar ve güleryüz çünkü.
Ama ya tedavi kalitesi?
Ben şu anda tedavi olduğumuz Üniversite hastanesinde bizden bir film ya da kontrol istediklerinde güvenebiliyorum onlara.
Buna güvenemediğim an Tıbbiyeyi bitirip doktor olmam gerekir...bu da hiç mantıklı değil.
Eminim çok düzgün çalışan hastaneler de vardır, peki hepsi için bunu söylemek mümkün mü?
Ben bir gün oğlumun kataterine sıvı verirken yanma hissetti. Doktorumuzu aradığımda bana bir film çektirip sonucu söylememi istedi.
Film ve sonucu güvenli olsun diye bir özel kliniğe gidip filmi çektirdim. Sonra doktorumuzu arayıp, röntgen Uzmanıyla doktorumuzu konuşturdum. Ki sağlam bir sonuç alınsın.
İznimiz bitip hastaneye döndüğümüzde Uzmanın belirttiğinin aksine kataterin yerinden çıkmış olduğunu söyledi doktorumuz.
Onca gün verdiğim sıvı çocuğun ensesinde birikmiş.
Anlatabiliyor muyum?
Keşke bir devlet hastanesine gitseydim dedim.
Bilemiyorum.
Öyle karışık ve çetrefil bir durum ki...

Yorumunuz için teşekkür ederim...:)