yaşayakalmak der Alatlı ya yaşayakalmak kaçıştır, kurtuluştur, saklanmaktır, cesarettir ve aynı zamanda korkaklıktır. Neler olduğunu, başımıza neler geldiğini, neden geldiğini anlayabilmek için zaman bulmaya çalışırken, bir yandan da yaşamak zorundasındır, nedenini çok da iyi bilmeden. Bir şey, içimizdeki bir ses, bir güdü falan filan..her ne ise..bize yaşamamız gerektiğin,i söyler..Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir..diyemeyiz çoğu zaman, kalbimiz geride bıraktıklarımızdadır. Umudumuz geride bıraktıklarımızın aslında bizim önümüze geçtiği yönündedir. Bu bir yanılsama mı, kendimiz mi uydurduk, bırakmamalı mıydık geride, hissettiğim kadar suçlu muyum gerçekten, neden neden...bu sorular yakamı bırakmaz, bana rahat vermez..ama o içimdeki susmayan ses yaşamalısın der, yaşamalısın der, O da böyle isterdi, istiyor der.
Hangisi doğru?
Soru budur.
Bu sorunun cevabı yoktur.
3 yorum:
biliyor musunuz dostlarım.ben umursamıyorum..gülüp geçiyorum. ügünüm, beni yanlış anlamayın, başka bir yerdeyim uçurumun kıyısı olarak tarif ettim hep konumumu, başka şekillerde de tarif edilebilir belki. Burada ferahım desem, beni anlayabilir misiniz? beni tuta ipler ya gevşek ya da koptular. Özgürlük bu mu?
Böyle özgürlüğü kaç kişi ister?
Peki ya bir hediyeyse bu, bedeli ağır ödenmiş bir hediye?
Keşke anlatabilsem karmaşamı, beceremiyorum.
ne demek istediğimden bile emin değilim...
''nereye gidecek ama, nereye varacak sanki
yoksa bir oyun tadı mı buluyor bunda
oyundan atılmaktan korkmayan bir oyuncu gibi
boşvermiş de sanki oyunun kurallarına
üstelik son bölümde, perdenin kapanmasına
azıcık vakit kalmış
ya da vakit var daha. ama ne çıkar
gövdenin yazgıya başkaldırması mı
vaktinden önce anlamanın şaşkınlığı mı
vaktinde anlamanın sevinci mi
ya da biraz geç kalmanın
o gereksiz tedirginliği mi
hangisi?''
ne alaka değil mi ?
bilmem :))
bana çok alakalı geldi, çok da sevdim. :))
Yorum Gönder