30 Ekim 2010 Cumartesi

tıngır mıngır

insan insana seslenmeden hayatın tadı mı var? ha ha..daha güzel iface edilebilirdi evet de bu yazı derdini anlatıversin yeter.

vitrindeki renklerin büyüsüne kapılıp bir mağazaya dalarsın hani. içeride aklına bile gelmeyecek, hiç de ihtiyacının olmadığını düşündüğün o bluz seni beklemektedir. sen onu görür de vurulursun, o sana nazlı nazlı göz kırpmaktadır. seni beklemiştir, onu çizen, dokuyan, kesen, biçen seni düşünmüştür...emeğini kimbilir hangi zor şartlarda ortaya dökerken. çok sevilir o bluz. yıllar geçip giyilemeyecek duruma bile gelse, kıyılıp da kimselere verilemez. bir gün belki denip dolabın bir köşesine tekrar konulur.

bir saatim olmuştu bu duygularla aldığım. Sapı açık kahve, kendisi ortalama büyüklükteydi. kadrandaki rakamlar büyükçeydi ve birbirinin içine geçmişti hepsi. Çok sevmiştim. Çalışıyordum, işe yeni başlamıştım, bekardım da, yani o saati alabilirdim. ama neden hatırlamıyorum, onu alabilmek için biraz beklemem gerekmişti.

Her gün işe gidip gelirken yaş sanırım 19-20, görünüş zaten ufak tefek olduğundan..çocuk gibi saatçinin vitrinine bakar o saati izlerdim.

söyleyin bunun aşktan farkı ne?
:)))

Sonra o saati aldım. ki saat sevmem ben. aldım. Uzun zaman da kullandım. Sevgim hiç değişmedi.

Sonra bozuldu o saat.

Tamir ettirmek istedim...ama olmuyomuş bişey bişey yüzünden.
neyse.

hala durur işte.
hala severim.

İnsanlara...kumumun bana seslenip beni uyuyp durduğum, kendime üzüldüğüm koltuğumda güldürmesine, ataletimin bu seslenişe katılmasına sevindim.
Bu yazıyı da oraya bağlayacaktım. ama saat aklıma gelince hepsi uçup gitti.:)

söyleyin bunun aşktan farkı ne?
:)))

blogların fıkır fıkır fıkırdadığı...
uyanıştan hemen sonra tüm blogların gezildiği
hatta akşamüstü gezintisi dahilinde hepsinin tekrardan dolaşıldığı

bitter'in başkan kaçırma planlarını neşeyle anlattığı
hatta fotoğrafladığı

benim sözümona Okan Bayülgen'le yaptığım röportajları aktardığım

buradmm...oyyy benim canım burdam'ın neşeli hayvan hikayeleri, hayata dair anlattığı her, temiz, güzel neşeli hikaye...

sevginin ani ve beklenmedik mizahı

ataletin bizi dalıp kaldığımız anlarda uyandırıp kafalarımızı o güzel ve özel kadınlara takmamızı sağlaması...

kumun elmalı pastası...turta mıydı yoksa?:)))
hepsi güzeldi.

blogların bu hali de güzel.
bir kadının ya da erkeğin olgunluk hali gibi.
sorunları var.
çözmeye çalışıyor, dertli ama hala açık.
gülmeye, dertleşmeye, paylaşmaya açık.:)

seviyorum.

7 yorum:

Sevgi Gibi dedi ki...

lemmm, hakkımdaki yazın çok kısa, kumunki uzun, ataletinki uzun (iyi ki erkek değiller :P)hahaaa. bir benim ki kısa. ama belki de günahını alıyorumdur ve sen belki de benimle ilgili upuzun bir blog yazısı döşeyivereksindir de o nedenle burada böyle kısa tutmuşundur, kim bilir :)))
ay ben de seviyorum, onu demeye geldiydim.

laleninbahcesi dedi ki...

bende seni seviyorum üçtemmuzum. Bir şeye esef ettim, şöyle aşkla bağlandığım bir nesnem olmamış hiç...ama bi pembe lizözüm var, yatak odamda kapının arkasında asılı duru hep ama, yaz kış kalıknca giyerim... Bazen bakıyorum acaba eskidimi diye... Ayol ben eskidim o yıkadıkça pırıl pırıl parlıyor hala... Hediye eden insanda çok özel biriydi ondan mı acep...
Çok öptüm çok

uctemmuz dedi ki...

aaa..gerksiz kıskançlık.:)))hemi de içimden geldiği gibi döktürürken adını yazmayı atladığım onca sevgili dost varken.
seninle ilgili blog yazııısııı..
döşerim lafı mı olur..ama dur dolup dolup taşayım önce bir..
sevgi temalı bir yazı yazmaz isem::)


pembe lizözün söylenişi yeter Laleciğim.:) pembe lizöz..sen ona aşkla bağlıymışsın daa sanırım farketmen bu yazıya denk gelmiş. ben öyle hissettim.:)
iyi ki varsınız güzel insanlar..iyi ki tanıdım sizleri.

bacon dedi ki...

eglence tum hızıyla devam edio:)

uctemmuz dedi ki...

:)))ooo bacon gelmiş, hoşgelmiş.:) artık daha fazlasıyız, şahsen ben bir de huni edindim bacon.:)

Adsız dedi ki...

uğramadan olmaz..
=)

sevmeden de..
aşk mı bilmem..
ben aşkı bilmem zaten =D..

ama sevgi hmm evet..
=)

olmadan olmaz..

atalet..

.. dedi ki...

8)