9 Şubat 2009 Pazartesi

esperanto

Dünyadaki bütün insanların ortak bir dil konuşması mümkün olabilir mi?
Çocukluğumda duymuştum.
Galiba Milliyet Çocuk Dergisi'nden:
Esperanto.

Tabi ya, o zamanlar duymuş olmalıyım: 1979 Dünya Çocuk Yılıydı. En azından benim okuduğum İlkokulda çok içselleştirilerek kutlanmıştı.:) O yıl konuyla ilgili bir kompozisyon birinciliğim, bir de şiir yarışmaı ikinciliğim var.:)))
Sanırım bir Dünya Çocuk Köyü kurulmuştu -hangi ülkedeydi hatırlamıyorum- o çocuklar birbirleriyle anlaşabilsin diye de hepsine bu dil öğretilmişti.
Çok heyecanlanmıştım, belki de hayaller kurmuştum orada olabilmek için.:)

1887 yılında bir göz doktoru icat etmiş Esperanto'yu, insanlar tek dil konuşabilsin diye.

Çabuk öğreniliyormuş, değişmeyen 16 kuralı varmış filan...

Şimdiki aklımla düşünüce hiç de imkanlı olmadığını anlıyorum dünyada tek dil olamayacağını.

Denizi balık kaynayan, durmadan kar yağan bir Kuzey Avrupalıyla, Karayipler'de yaşayıp hiç kar görmemiş bir yerlinin dili kaç sene aynı kalabilir ki?

Farklı kelimelere ihtiyaç var.
Farklı tariflere.
Farklı umutlara.
Bambaşka mücadeleler için bambaşka araç gereçlere.

Türkçe'deki "hayırlısı" mesela.
Tek kelime ansiklopediler dolusu bilgi anlatmıyor mu?

Ve bambaşka diyarlarda varlığından habersiz olduğumuz ne hazine kelimeler var kimbilir?

Böyle düşündüm ya;
İnsan olmak hoşuma gitti.
"İnsanlık" da...:)

Ve esperanto bugün bana ütopik gelse de amacına yeniden hayran oluyorum.
Birleşmeye, anlamaya, anlaşmaya çalışmak güzel şey.

7 yorum:

geçkalmadımki dedi ki...

Evet evet ben de duyduğumda çok heyecenlanmıştım.. hem de kocca kadındım duyduğumda..
İdeoloji adı koymadan ben de sınırları olmayan bir dünya.. tüm insanlığın sevgiyle çıkarsız birbirini anlayacağı bir dünya hayalleri kurardım.. Esperantoyu duyunca çok sevinmiştim pek te genç yaşta olmadığım halde.. Arkadaşımın çocuğu öğreniyordu.. hemen öğrenmek istedim, hatta o zamanlar birkaç kelime, bir kaç cümle bile öğrenmiştim.. Ama o da hayalmiş.. mantıkla tahlil edildiğinde mümkün olamayacak bir hayal.. sevgili Üçtemmuzum.. ne tatlısın.. neler anımsattın bana sabah sabah..
Sevgiler...

kayipsimurg dedi ki...

Şeker pembem, pamık şekerim;
Ortak dil var aslında da biz kullanmayı bilmiyoruz. Yoksa kar anlatmak teknik ayrıntı kalıyor:)
Galiba Martin Luther King'in bi lafıydı: İnsanoğlu tüm çatışmalara son verecek şiddet ve saldırı içermeyen bir yöntem bulmalıdır. Bu yöntemin temelinde mutlaka sevgi yatar gibi bir sözdü.

uctemmuz dedi ki...

Güzeldi o yılla Fundam, değil mi? Böyle hayat şeker pembesi umutlar saklıyordu. Hani "birleşin" çağrıları filan. Sonra n'oldu da bu kadar birbirini anlamaz bir hale geldi insanlar, bu kadar ayrıştı bilemedim şimdi.:)
Ben de akşam hatırladıkça mutlu oldum, bir hoşuma gitti,anlatamam.:)


Simurgum doğru demişsin de ayrıştırmadan yönetemiyor dünyayı birileri. Bak şimdi sabah sabah esperantodan çıkıp beni düşüncelere sevketme.:)))Anladın sen beni..::)

.. dedi ki...

esperanto bilenler, başka ülkelere gittiklerinde, yine esperanto bilen o arkadaşlarının evinde misafir oluyorlarmış. yani bir nevi esperanto kardeşliği.
ama,
aynı dili konuşmayı bırak, aynı derdi yaşarken bile anlamıyoruz ki biz birbirimizi.
kötü be turuncum.

uctemmuz dedi ki...

olsun be burdam, biz birbirimizi görmeden anlıyoruz ya...:)

Kedi Narnia dedi ki...

ama o zaman dil öğrenmenin tatlı eziyetini çekemez bir taraflarımız kurdeşen dökmezdi ki... cık cık olmazdı sıkıcı olurdu :P

hoşgeldin bu arada... bolca geçmiş olsun bide :) hayat üzmesin artık seni... geniiiş geniş gülümsetsin :)

uctemmuz dedi ki...

bak o da doğru dolphinim.:) hoşbuldum. Sağol iyi dileklerin için.:)