14 Ocak 2014 Salı

*

bugün bana ilk defa ne istiyorsun diye sordular.
"ne istiyorsun?"
"ne hayalin var?"
cevap veremedim.

hayallerim bir bir gözümün önüne geldi. içinde hep bir sevdicek var. yaşayan ya da yaşamayan.

benim hayalim ne?
yok.

suyun içindeki kabarcıklar gibi, arada görünüyor sonra kayboluyorlar.
yakalayamıyorum.
bugün ölecek olsam ne yapmak isterdim?
soru bu olmalı belki de.
şu an cevabım, hiç bir şey.

yapmak istediğim hiç bir şey yok.

Aslında Kapalıçarşı'ya gidip, bir evi baştan aşağıya tekrar döşemek isterdim.
Tepede bir ev, şehrin ışıkları geceleri aşağıda olsun. Işık denizi gibi, siyah bir kadifenin üzerine serpilmiş inciler gibi parlasınlar.

Gün doğduğunda güneş evin tüm camlarını sırayla dolaşsın.Ev ışık içinde yüzsün.
İçinde çiçekler olsun. En geniş camın önünde, irili ufaklı saksılar, asla simetrik değil, aynı renkte de değil çiçekler de hepsi ama hepsi farklı olsun.
Yeşilin tonları pencerenin önünü doldursun.
Ben dinleneyim.

Az insan.
Az konuşan az insan.
Lütfen.

O evde geçmiş ve gelecek olmasın. Onların ağırlığı çok büyük. Olmasın.
Ne kimseye fayda, ne iyi dilekler, hiç bir boş sözcük duyulmasın.

Belki bir tuval. ve boyalar.

Bunu bile istediğimden emin değilim.
Sanırım ilk ihtiyacım olan şey beni hayata bağlayacak sıkı bir öfke.
Başka hiç bir şey beni kurtaramaz.



2 yorum:

parıldayan çiçek dedi ki...

Selam sanki benim duygularımı yansıtıyorsunuz ya da beni anlatıyorsunuz yazıyı okurken aklıma gelen bunlar.Ben de şu anda küçük bir çocuğun hayata bakışındaki mutluluğu kendime hedef seçtim.

uctemmuz dedi ki...

bu dört elle yaşama sarılmayı gerektirecek bir hayal. çok güzel. tadını çıkarın :)