6 Ekim 2013 Pazar

*

alıp, sarıp sarmalayabilirim
bir kedi yavrusunu, bir serçeyi ya da
bir çiçek edinip en alacalısından
su verebilirim her gün.
onunla konuşurum, ihmal etmem hatrını sorar ve hatta merhaba ben geldim de derim her akşam.

ama
seviyorsun ve ölüyorlar.
bundan hoşlanmıyorum.
anladın mı.

seviyorsun ve gidiyorlar.
bundan nefret ediyorum
anladın mı.

seviyorsun ve kazık atanı bile var ki
iki harfe bile değmez, onların yeri yok hiç bir hücremde.
saçmalık, salla.

"koruma kalkanlarını indirin Mr Spock"
bir müddet ara sevmeye.

desem de yalan olur.
seviyorum.

kalbimize söz geçmiyor çünküm.

hala aynı noktadayım
keşke gerçek olsaydı
beraber ağlamak ve gülmek.
dünyanın dedikodusunu yapmak
şarkı dinlemek birlikte, masal anlatmak.
küfretmek ve ağaçların ortasında neşeyle bağırmak
öylesine, sırf içinden geldiği için.
suskun giderken aniden arabada
heyecan ve neşeyle alakasız bir şeyden bahsetmek
alakasızlıktan çıkıp, alakayı bulmak
saatlerce konuşmak.
sonra susmak.
iki ayrı koltukta kitap okumak
arada göz kırpmak birbirine.
dinlemek ve dinlenmek.

neyse...









Hiç yorum yok: