27 Aralık 2011 Salı

masanın üzerine yumuşacık vuran günışığı

dün buz gibi bir hava vardı, bugünse bahar gibi güneşliydi ortalık.

bir arkadaşımla çıktım. önce onun sevdiği cafe'de oturduk bir müddet. yanımızdan geçen trafiğe kapalı yolda çalışma vardı, ürültüdayanılmaz olunca benim sevdiğim cafe'ye geçtik.

biraz kırgınlığımız vardı, kendi aramızda bir şey, öyle sürüncemede kalmıştı. aslında nadasa bırakmıştık. iyi oldu, zaman içinde hallolmuş, kendiliğinden, konuşmaya gerek kalmadan unuttuk gitti.

benim cafe'm önünden geçen yolu ferah ferah görüyor. bir de tatlı güneş vurmuştu, fonda Mazhar Alanson vardı ve biz aslında üzücü bir şeyler konuşuyor ama gülüyorduk.
dur kızım bir hele dedim.

şu anı kutsayalım.

güneş var,biz varız
konuşuyoruz
hava güzel, önümüzde içeceklerimiz.

kendimizce o ana saygı duruşunda bulunduk.

aslında diyeceğim başka bir şey..

yaşı benden oldukça küçük ama beni hep hayrete düşüren bir kuzenim var.
ona blog yazılarımdan bahsettim.
bana
"yazma ablacım" dedi.

ne doğru dedi.
tatlı tatlı anlattı.
zaman zaman yaşadıklarımı sizinle paylaştım.
oysa bunlar sizin sınavınız değildi. öyleyse bile benim yaşadığım şeyin hep içinde oldunuz ve ben sizi hep yanımda gördüm. ipekten ellerinizle hep yüzümüzü okşadınız.

ben sizden ziyadesiyle memnunum.
inanın elimden geldiğince az şey paylaşmaya çalıştım.
ama yine de aşırılıklarım olmuştur.

oysa insan güzel duyguları paylaşmada çok daha az heyecan duyuyor.
yok ama bu da bana haksızlık olur.:))
ben paylaşmayı severim, iyiyi de kötüyü de.

söylemek istediğim..
artık iyi şeyler paylaşmak istiyorum.
bu sayfadan ayrılırken içinizde bir gülümseme kalsın istiyorum.

ve çayımdan bir yudum aldım..soğumuş.:)

2 yorum:

hüznün tadı dedi ki...

Mutlu yıllar... Sevgiyle...

uctemmuz dedi ki...

evet, mutlu yıllar:) çok sevgiler.:)