13 Haziran 2011 Pazartesi

Seyir defteri Yıl: hangi takvime göre?

Benim için sabahın erken vakitleri.

Azıcık kahvaltı ettim, yeni demlenmiş çaydan ikinci bardağı doldurdum kendime. Çay kaşığı, ince belli bardakta dönerken ne güzel ses çıkarıyor.

Pek çok apartmanın tuhaf, bahçemsi bir alana baktığı odamda -odamızda- (zaman içinde kardeşimin, oğlumun ve benim odam oldu burası) sigara içip, yazı yazıyorum.

Güneş ışığının bu odaya düşüşünü severim. Diptedir. Bütün dünyadan gizlenmiş gibi, kimse beni rahatsız edemez gibi hissederim.

Güzel anılar beni bu odaya bağlar.

Sabah yola çıkmak üzere uyandım. Gidecektim. Önceden planlanmıştı. Oysa uyandığımda ayaklarım hiç bir yere gitmek istemediklerini söylediler bana. Yanan boğazım, vücudumdaki kırıklık da boş durmadı "gitmesek ya" dediler.

Hala kesin karar vermiş değilim. Gitmeyecek, olduğum yerden kıpırdayamayacak gibi hissediyorum kendimi.

Dün gece seçim oldu bitti. Seçim ne güzel ve ne ürkütücü bir kelime.
Kendi hayatını ilgilendiren mevzularda bile seçim yapmak zorken, bütün ülke aynı anda ortak bir karar almaya çalıştı. Sıkıcı bu konu, yazmak istemiyorum blog.

Her yerde kitaplar var. Bu odadakilerin çoğu Umutumun son zamanlarda okuduğu kitaplar. Pek çoklar. Çoğu zaman onlara bakıyor, saygıyla gülümsüyor, korkarak yanlarından uzaklaşıyorum. Ama bazen en olmadık saatte bir şey dürtüyor beni, gidip karıştırıyorum onları.

Aralarından kağıtlar, başlanmış hikayeler, fotoğraf ya da cd'ler çıkıveriyor.
Hayatın anlamsızlığı üzerine ansiklopedi yazacak hale geliyorum. Bunun da anlamsız olduğunu farkedip, heyecanla bulduğum notları okuyorum.

Merak ettiklerim oluyor. "Neden böyle dedin? Ne demek istedin? çok mu mutsuzdun bunu yazarken? Neyi öğrenmek istiyordun? Bana da anlat..."

Selim Işık'ı tanımasaydın böyle olur muydu?

Bir de Kafka var..Eşek kafa..sana ne Kafka'dan?

Senaryosu..Kemal Dede'sine adamış. Üzerine notlar alınmış. Çekim planları, yapmak istedikleri..

Filminde o bir robot. ve aşık oluyor. aşkı onu reddediyor, çünkü o bir robot.
O da bileğindeki kırmızı renkli ruh kurdelasını söküveriyor.

O'na saygı duymasam, aşkına saygı duymasam gidip o kızı paralarım.
Ne komik olur.:)))
Anne manyaklığı şekerim.

Kitap ayraçları.
Çok fazla kitap ayracı var.
Okumak istediği kadar çok kitap için alınmış ayraçlar.

Biraz yorgunum.
İlk zamanlardaki o çılgın enerji yerini yavaşlamaya, umursamazlığa bırakıyor. Yarın ne demek bilmiyorum. anlamı ne?
Mutsuzluğu hiç sevmem. Neşesiz olmaktan nefret ederim..hatta neşesizlik benim için korkunç bir şeydir, ürkerim çok.
ama yapmacıklığı da sevmem.

Çok mücadele ettim.
Karşılığını alamamış olmak beni çok şaşırttı.
Bu konuya cevap bulamıyorum.

Ne şikayet ediyorum, ne de öfkeliyim.
başka bir şey.
Çok şaşkınım.

Onunla olmanın mutluluğu benden niye alındı, bunu anlayamıyorum.

Bal gibiydi onunla yaşamak.
Çok lezzetli, doyurucu, tatlı, akan, rengi, kokusu benzersiz.
Bal gibiydi.

Notlarını buldukça küçük bir dahi'yle yaşadığımı anlıyorum.
Başlanmış hikayeler, tamamlanmış hikayeler, hepsinde öyle sorular var ki, asla cevap veremeyeceğim sorular.

Farketmemiş değildim. Bunu farketmediğimi düşünmek kendime haksızlık olur.
Ama..işte..herneyse.

Hava bulutlu bugün.
Ve Kaptan Seyir Defterine yazarken çok üzgün.
Aklına hiç neşeli bir şey gelmiyor.

6 yorum:

.. dedi ki...

sorulara cevabım yok.
bırak Umut'un sorularını
kendi sorularıma bile cevabım yok.
seni "anlıyorum" demekten imtina ederim, çokbilmişlik etmem, ama anlıyor gibi hissediyorum.
ne yapsan, haklısın.

Adsız dedi ki...

Öyle bir kelime olsa ki, bin anlam taşısa ve ben sadece onu yazsam. Ama yok. Ya da ben bilmiyorum.Bu yüzden susup sadece elini tutuyorum.
Sevgiyle,
Ece

Adsız dedi ki...

cevapsız sorular..
enerjinin sonümlenmesi.. zamanın geçmesi.. savaştıklarının mızın.. yanıtsız kalması sonuçsuz kalması.. sorulmamış sorular..

listeler..
nedenler..
hiç birine diyecek cevabım yok..
sadece burdayım duyuyorum seni.. gözlerinden görüyorum odanı.. sıradan hayatın sürmesine olan şaşkınlığını ben de duyuyorum seninle beraber.. ve gerektiğinde gerek duyduğunda başını dinlendirmen için yumuşak tutuyorum omzumu..
sarılıyorum da sıkmadan ama..
atalet

uctemmuz dedi ki...

aklımdakileri dağıtmak için yollara adadım kendimi.:) yine yola çıkıyorum. galiba bu akşam. sabahtan beri kaç kez fikir değiştirdim. Herkes "git, kimse karışamaz" diyor. ama işte malum..blogcuların en iyi bildiği şey: nereye gitsen kendini de beraber götürürsün. ve asıl kaçmak istediğin çoğu zaman sensindir aslında.:)
"adalet adil değildir" demiş. sanırım 2 yıl evvel..ayrıntılı yazarım bir gün..böyle sonu başı olmadan olmaz. ama çok takıldım buna.

kumhavuzu dedi ki...

Hep dualarimda idiniz
30 Mayis aksamindan beri daha oradayim Ünsüm..
Sevgilerimle sicacik yumusacik

uctemmuz dedi ki...

30 Nisan tatlım ama tarihlerin önemi yok. bi dolu şey canlandı gözümde yazdıklarını okuduğumda. terminaldeki yarım saatlik buluşmamız misal. ben de seni seviyorum.:)