19 Mayıs 2011 Perşembe

ben bir ne'yim?

başlığa güldüm ben.:)

evvel zaman içinde, kalbur saman içideyken
annemle babamın kızı
pek şeker bir kardeşin ablası
dünya tatlısı bir oğlanın annesiydim.
bir de dünyanın en iyi kocasının karısıydım sahi.
heh heh.

çalışıyordum.
her gün annelerin bayılacağı şıklıkta etekler ve kısa topuklu ayakkabılar giyiyordum.
tayyörlerim filan vardı.
minik deri çantalarım da.
saçlarımın arasında hep siyah kadife bir taç olurdu.
ta ki Ahmet o tacı her sabah aramaktan bıkıp, arabanın camından fırlatana dek.
kurtulmuştum o taçtan.
bir daha da kullanmadım, şükür.:)

istifa edip tazminatımı aldığımda, paramla yaptığım ilk şey bir kot pantolon-ceket takımı almak olmuştu. o günden beri de etek giyiş sayım 3-5'i geçmez. nasıl bıktıysam.
(ama başlamak istiyorum burdacım.)

neyse..

babacım vefat etti.
eşimi tekrardan tanıdım. 10 yıl boyunca.
iyi adamdır, severim onu cidden ama artık eşim değil.
Umudum gidiverdi.
kardeş İzmirde yaşıyor.
Annem hayatın başka bir boyutunda. yaşadıkları onu feci sarstı.
Allaha şükür hala gülebiliyor.

biliyorum ne anneliğim değişti, ne evlatlığım..
ama hayatın içinde değiller artık.
hayatım tamamen değişti. o nedenle kendime soruyorum:
ben ne'yim?

siz bakmayın benim vızırdamama..yok ayağa kalkmayacakmışım da bilmem ne..bu işlerin benim elimde olmadığını çoktan öğrendim.
bir şey olur ayağa kalkarım ya da tersi.
beni aşan şeyler.

şimdi bu yeni durumun içindeki yeni ben kim onu anlamaya çalışıyorum.

Umutum demişti ki bana:
"benim hayatımı yaşıyorsun anne, kendi hayatını yaşa."
bir zoruma gitmişti.
çünkü hiç anlamadım ne dediğini.
anlayabilmek için defalarca sordum.
anlayamadığımı anlayınca, beni daha çok mu sevdi o an, nedir?
ama anlayamadım.
benim hayatım ne ki?
hangi anne için böyle bir şey vardır?
ne saçmalık.

şimdi o bana güveniyordur.
kalkar ayağa, ordu gibidir, yürür, başarır diyordur.

azıcık zaman, fazlasıyla sabır...

hayallerim vardı, hayallerimiz.
benimkiler -çıkmamıza az kalmıştı ya-
saçlarımı maviye boyatacaktım.
delirecek ve bir daha bu şehirde uzun süreli yaşamayacaktım.
manyak küpeler almaya başlamıştım bile gizlice.
Umut kitap yazacak, denizleri ve dünyayı gezecekti, ben lokantamı açacaktım.
hayatı kucaklayacaktık.
neşeyle ve kendi soyismimle.

başka da bir şeycik umrumda değildi.

sandığınız gibi bir halde değilim.
evvelsigün bu şehirde yapmayı asla düşünmeyeceğim bir şey yaptım, siyah taytımla, Umutun çıkışı için aldığım uzun şirin beyaz gömleğimi giyip sokağa çıktım.
Annem şaşırdı. Beni hala aynı insan sanıyor.

değilim.

kurallara uydum ben.
Çerkes, türk, mahalle terbiyesi, akrabalıki, komşuluk cart curt..bilimum hepsine uydum.
cadıydım ama hiç "terbiyesiz" olmadım. hep bir ölçü oldu bende ve o kalıcı bilmekteyim.

Umutun hastalığını ilk öğrendiğimde, kardeşim olayı bana arabada anlatmaya çalışyordu, manyak bu heralde diyerek dinliyordum ve olayı ucundan kavradığımda, elimdeki sigarayı camdan dışarı atıp bağırdım:
"Sigaramınizmaritini bile hep çöpe attım, artık sokağa atacağım."

Kardeşim geçen akşam bana bunu anlattı tekrar, unuttum sanmış:
"İşte bizim olayımız budur abla" dedi.

Ben artık arada izmaritimi sokağa atıveriyorum.
tık diye vuruyorum, bir kaç adım öne düşüyor, ayağımla basıveriyorum üstüme.

bendeki değişiklik bu kadar.:)

sizi seviyorum.:)

9 yorum:

Ece dedi ki...

Hiç kimse aynı değil be canım.
Sen o manyak küpeleri al, getir İstanbul'a. Ben de Aysel Gürel tarzı gözlüklerimi takayım, İstanbul'un tozunu alalım. KİM NE DERSE DESİN!!!

Kendi soyisminle aç lokantanı.Gönüllü bulaşıkçın olayım(Annemin kızlık soyadıdır).

uctemmuz dedi ki...

varım varım varım. geleceğim zaten.Ece Ablam benim.:)

kumhavuzu dedi ki...

:))

uctemmuz dedi ki...

ay Valla Gültenim ya.:)) halim bu. daha çoook başlarındayım bu işin.:)

Yesim dedi ki...

Bu farkindaliklari en basindan yakalayamadigimiz icin mi hep birseyleri eksik yasiyoruz.Hadi bakalim simdi gokkusaginin renklerini yeniden kesfetme zamani.

uctemmuz dedi ki...

ne anladım tatlım bak: en güzel hayat kendimizinki, özenilecek başka hiç bir durum yok ve onun tadına varmak lazım. hayatımı seviyorum zorlanıyorum ama seviyorum ve onun içindeki herkese teşekkür borçluyum. böyle bişeyler işte.

kumhavuzu dedi ki...

rica edeim efenim ne demek:)))))))))

atalet-buduar dedi ki...

hepsini okudum cevap veriyorum..

sen bir kadınsın.. üçtemmuz nikli bir kadın..

doğuran üreten.. saklayan toplayan.. anlamlandıran amaçlandıran direnen direten.. hatırlayan.. umursayan.. değernlendiren seven emek veren destek veren bir kadın.. ve daha binbir güzel sıfatla tanımlanabilen bir kadın..

ben de demiştim anneme.. mutluluğunu benim başıma gelen iyi şeylere bağladın.. yaşamı benim açımdan yaşıyorsun gt ve kendin için yaşa diye..

dersen şimdi görmüşsündür hanyayı konyayı görmedim.. sorumluluklarımı yadsımasam da.. kendi yaşamıma düşkünüm..

ama bu bir karakter.. biliyorum..

peki ben şimdi ne yapacağım demiştim.. saime hanım gözlerini sonunda huzurla yumduğunda.. işim kalmadı var olma nedenim kalmadı gibi gelmişti.. hem de çocuğa hastaneye kocaya ve eve rağmen..
doldu sonra yaşam..
başka kayıplar oldu.. hep önce boşluk..
duygusal anlamda değil kastim.. zamanımda elle tutulur olarak boşluk..
doldular..

özlemler hep orda da olsa.. amaçlar diziliyor bir süre sonra önüne insanın.. yeni amaçlar..

benim gibi korkak değilsin sen.. birisi ile olan ilişkini adlandırmaktan korkmayansın..
hep reddettim ben birinin kızı karısı annesi olmayı.. hep atalet olasım oldu hayat boyu.. ve hala..

kendinden değil.. sevdiklerinle ilişkilerinden kaynaklanan sıfatlarla kendini adlandırabilecek kadar yüce gönüllü bir kadın için.. yaşam en kısa zamanda yeni amaçlara ulaşacak ..

sarılırım sıkı sıkı..

not.. sen o lokantayı aç.. ama eceye söyle bulaşık yıkamasın yahu.. kahve yapsın.. kahveyle beraber sohbete otursun konuklarla.. =9

.. dedi ki...

ben şimdi okudum bu yazıyı.
hayatta hep geç kalıyorum zaten, buna da geç kalmışım işte.
bi fena oldum ama.
güzel bir gün değil benim için.
bakma işte, sebepsiz...
o değil de,
şu başkasının hayatını yaşama durumuna takıldım.
kendi hayatımızı yaşamak duygusu ve gücü nerden gelir ki ünsüm?
sahi soruyorum. ben kiminkini yaşıyorum acaba?
ben seni o kadar çok seviyorum ki.
söyleyecek çok lafım var aslında, hepsi de birbirinden boş...
ama,
ne olur mavi boyat saçlarını.
ne olur!