10 Mayıs 2020 Pazar

Oğlum, oğullarım, kızlarım

Bütün çocuklar benim gibi seviyorum onları.
Bugün bütün çocukların anası, evladını kaybetmislerin çocuğuyum.
Az önce bir kuzum aradı, Anne dedi, anneler günün kutlu olsun.
Hem annesiyle, hem onunla konuştum.
Evladını kaybetmiş 2 anne, bir kız çocuğunun sevgisini ve Anne deyisini paylaştık.
Ve dedik ki; hastanede olan, darda olan kim varsa şifa ver Allahım.
Ve dedik ki, kimse anlayamaz, gerçek hayat oradaydı. Tüm acısıyla, korkusuyla  paylaşmanın,  yardımlaşmanın, anneliğin, babalığın, dayılığın , teyzeligin hası oradaydı. Anlamak zor ve çok güzeldi.
Söze dökemiyoruz, yaşamayana anlatamiyoruz, Allah kimseye yaşatmasın, o ayrı, ama soze dökemiyoruz işte, çok güzeldi. Her anın kıymetini bildiğimiz, her gülüşün tadına vardigimiz, her korkunun içimize işlediği o hal'i anlatamıyoruz.
Bilin ama, hayat bildiklerimizden değil, bilmediklerimizden de ibaret.
Paylaşmak, sevmek, yardımlaşmak, ahhh tadını anlatabilsem.
Bir damla kanı,  bir iyi haberi, hâl hatir sormayı, bir poşet çayı paylaşmanın tadı.
Duaları ve dilekleri paylaşmanın şad halini anlatabilsem.
Varlar ve gerçekler.
Bugünkü salgın insanları direkt hasta etmese bile, korkuttu. Gelip geçiciliği hatırlattı.
Evet.
Ama daha önemli bir şey var; iyi ki gelip geçiciyiz.
Iyi ki ölüm var.
Iyi ki kaybetme korkusu ve iyi ki sevdiğinin kıymetini bilmek var.
Dünya en zor sınav alanlarından biri deniyor. Olabilir  bilemem. Ama burası dualiteyle var. Hastalık yoksa sağlık, nefret olmasa sevgi anlaşılamıyor. Deneyimlenmeyen duygu aktarilamiyor.
Sevin, sevin, sevin.
Ruhlarımız iki cihanda şad olsun. Önden gidenlerin de, kalanların da.

2 Nisan 2020 Perşembe

Benim corona'm, benim dünyam


Naber insanlık, halin nicedir?
Senden biri olarak, toplumsal hijyen, sosyal mesafe ve bulaş riskiyle tanışanları izliyorum.

Mecburen bindiğimiz şehirler arası otobüste,  sadece 2 maskeli olarak yolculuk yaptığımız günleri ve biri öksürdüğünde ilk zamanlar yaşadığımız paniği hatırlıyorum. Olayın ciddiyetini anlayan bir kaç yakınımız dışında kimse önlemlerimize eşlik etmemişti, hatırlıyorum.

Oysa gerçek ölüm tehdidi altındaydık, beyaz hücremiz çok azdı ve özel aracımız yoktu. Hatırlıyorum.
Kardeşimin işini riske atarak bizi her sefer izmirden balkese getirme çabasını hatırlıyorum.
Ki biri suratımıza öksürmesin diye.

Hatırlıyorum.

Yeşil kart çabasında kimsenin destek olmadığını, sigortamız kesildiğinde mecbur kalarak olay çıkarıp yeşil kart alabildiğimi hatırlıyorum. Ilik naklinin o verilmese yapılamayacağını hatırlıyorum.

Yeniden ve tek basima tutunmaya çalıştığım hayatta bana yapılanları hatırlıyorum.
Mobbingleri, müstehzi gülüşleri, hayata tutunma çabama eşlik edenler kadar etmeyenleri de hatırlıyorum.

Hayata tutunduğum işime olan aşkım, o işle desteğe ihtiyaç duyan diğer insanlar için çalışmakla anlam bulduğum yaşamımda... hayatımı 'anlam' üzere kurgulamakla suçlandığımı, ilk fırsatta çok başarılı olduğum işimle bağımın koparılması için çalışıldığını hatırlıyorum.
İnsan gönlünün naifliğini öğrendiğimden, dikkatli olma v hizmet için çalışma yolunu seçtiğim için 'ezik' davranmakla suçlandığımı hatırlıyorum.

Paylaşmak ve birliktelik için kurduğum dostlukların en ufak duygusal sorun yaşadığımda çıtır çıtır kırıldığını hatırlıyorum.

Çok var.

Şimdi bunları bilmeyenler ve hatta
bu tür hatıraları olmayanlar da bilecek.
bu tür anıları olacak.

umarım benim yaptığımı yapabilirler, insanlıktan vazgeçmeden, öfkelenmeden, küsmeden kendileri, diğer canlılar için yaşamaya devam edebilirler.

Kolay değil, başarılar diliyorum . Bu yola çıkmak bile takdire şayandır. Duam yola çıkanlarla olsun.

Gün gele, devran döne.

Ha, bir de... biz kimseye 'evine gir , çocuğum hasta!' diye bağırmadık. Tanidigim hiç bir hasta yakını ya da hasta bunu yapmadı. Tavsiyemdir, siz de yapmayın. Önyargı fenadır, gelir sizi saklandığına yerde bulur. Kim neden sokaktadir bilemezsiniz çünkü.


Sevgiler...