17 Temmuz 2009 Cuma

ays ays eyc

İzlemediyseniz eğer;
koşarak çıkın evden, hemen izleyin.
yanınıza bol çikolata alın.
mümkünse çift kişilik koltuklarda
yayılarak izleyin.
hiç çekinmeyin
şaşırın, bağırın, gülün.:))))))


hele filmin sonundaki
"sürü" tanımına bayıldım.

güçsüzlerin bir araya gelip oluşturduğu sürü ne kuvvetli oluyor.:)

ben kendi sürü'mü seviyorum onu anladım.:)

ay şu tembel hayvana aşığım ben.:)

10 Temmuz 2009 Cuma

isim bulamadım ben :)

Veletim evvelsi gün İstanbul'a bir arkadaşını ziyarete gitti. Arkadaşı ondan sadece bir kaç yaş büyük ve çok değerli bir abi-kardeş sevgileri var. Bir dolu planlar yapmışlar. Gezi, oyun filan.
Vardıktan az bir zaman sonra ateşi çıkmış. Çok yüksek değil ama sınıra yakın. Hemn doktorumuzu aradık, durumu bildirdik. O da endişelecek bir şey olmdığını düşündü. Gece 2:30'a kadar uyumadım, bekledim. Sık sık ateş ölçmelerini tembihlemiştim, gidip uyudum.
Gece 03:30 gibi ateşin çok yükseldiğini haber verdiler.
Şu an arabamız yok dostlar. Derhal firmalaraı aradık...Sabah 7'ye kadar kalkan bir otobüs yokmuş.Ne yapmalıyız derken hastanemizi aradık, hemen gelin dediler.
İyi de...
Biz Balıkesir'deyiz, veletim İstanbul'da, hastanemiz İzmir'de. Takrar nöbetçi doktorumuzla görüştük, orada bir hastaneye gidin dedi. Başlarında bir ebeveyn yok çocukların...Derhal eski bir arkadaşımızı aradım. Durumu anlattım. Yarım saat sonra yanlarındaydı.
Kuzumun arkadaşı, onun abisi ve bizim arkadaşımız ben 7'deki arabaya binene dek yanında durmuşlar yavrumun.
Hastanedekiler konu onları aştığı için çok fazla bir şey ypmamışlar zaten. Ama benim müthiş 3 dostum...saatlerce o ateşi düşürmeye çalışmışlar. Bir dolu muhabbet, neşe, espri içinde.
Tahlil sonuçları kendi doktorumuza bildirilip, problm olmadığını öğrenince de hastaneden çıkmışlar, ben gittiğimde evde fosur fosur uyuyordu kuzum.:)
Planlarını değiştirmek zorunda kaldım, birlikte evimize döndük yani. ama anlatacağım şey o değil aslında.
Bunca telaşe ve endişenin arasında yaşadığım mutluluğu anlatamam...
Gecenin bir vakti...elinizin kolunuzun bağlı olduğunu düşünürken yardıma koşan ve oğlumun deyimiyle "bana senden bile iyi baktılar, inan sen o kadar çok şey yapamazdın" dedirten dostlarım var...
Mutluluğumu anlatacak kelime bulamıyorum.
Biraz yorgun, biraz şaşkınım...Dün misfairlerim gelecekti, sonra kendimi İstanbul'da buldum. Hatta akşam saatlerinde deniz kıyısında yürüdüm...canlarımla, güzel neşeli bir yemek yedim ve eve döndük.
Sanki bir an orda bir an burdaydım.
Ben o dostlara nasıl teşekkür etsem bilemiyorum...İyi ki hayatımdalar...

6 Temmuz 2009 Pazartesi

en çok da şiir sevmeyenlere

günler geçer


günler geçer ve çalışır şafağın değirmeni
kim bilebilir ki kimi neyi eskittiğimi
ben ne kadar önemserdim kendimi hay Allah
sen ne kadar kumraldın aynalarda hay Allah

temmuz tam bu işe göredir bana kalırsa
gel bağışlayalım birbirimizi

turgut uyar

4 Temmuz 2009 Cumartesi

***

Çocuklar gibi sevinmeye ihtiyacım varmış. Çok şaşırdım.:)

Uzak yollardan taa evimize kadar gelen, telefon eden, mesaj yollayan, kutlayan kutlamayan herkese teşekkür ederim.
İyi geldi çok...Umarım hepinizi mutlu edecek ne varsa gerçekleşiverir...:)

3 Temmuz 2009 Cuma

bugün benim doğumgünüm

evet öyle işte. uzatacak, lafı dolandıracak bişey yok bunda.
adı üstünde üçtemmuzum ben...:)))
doğumgünüm ve de tüm dostlarıma yeni yaşımla kocaman, sıcacık, içtennnn
bir
Merhaba diyorum...
sizi seviyorum çünküm...:)

1 Temmuz 2009 Çarşamba

çatrık

zaman geçiyor.
bir şeyler oluyor ve zaman geçiyor...
yol aynı yol.
yoldaşlar artıyor, eksiliyor, değişiyor.

zaman geçiyor...
her adım sana yeni şeyler öğretiyor.
canını acıtıyor, seni mutlu ediyor.
ümitlendiriyor ya da bıçak gibi kesip atıyor.

zaman geçiyor ve sen
yetişmeye çalışıyorsun.
gözünü nereye dikmek istediğini biliyorsun.
çok şaşırdın.
çok üzüldün.
çok pişman oldun ve
bazen ne doğru yapmışım dedin.
hiç birinin önemi yok.
çünkü

zaman geçiyor.

zaman geçiyor.
yol hala önünde.
çok şaştın o yoldan.
bazen geriye bile adım attın.
ama sanki şimdi
o yolu ne çok sevdiğini anlıyorsun.
taaa içine dek.
o yol benim yolum.

zaman geçiyor
ve ben buna seviniyorum...

ne istediğimi biliyorum.
seçenekleri silip attım.
kararsızlığın dibine darı ektim.
ama olur ama olmaz.
ben
ne istediğimi biliyorum.

hayatı zorlaştıranları istemiyorum.
yeter.
güzelleştirmeye çalışanlar gelsin.
gülümsemeye gülümsemeyle karşılık verenler
adım atana adım atanlar
küçümsemeyenler, dudak bükmeyenler
ama, ama, ama, acabalardan yoruldum...
yolumun üstündeki sarmaşıklardan da...

ne olur bilemem...
kimse bilemez...
hani oralarda bir yerlerde bir kelebek kanat çırpar da
bu sefer fırtına çıkmaz
barış gelir gönüllere
huzur gelir...

kazan doğurdu inandın da...
illa mı fırtınaya inanmak lazım...
belki o kelebek bu kez
huzur için sallar kanatlarını...

kelebeğin de çok umrundaydı...

buna rağmen...
hepimizden çok önemsiyor da olabilir...
bilemem...:)

her ne ise...

bu yazı bağlanmaz.

hala yoldayım çünkü.
şükür.