28 Ekim 2019 Pazartesi

Emine Teyzem, apakım, tertemizim


90 kusur yıl süren hayatında kimbilir ne acilar çektin.
Hiç çocuğun olmadi. Aynı adamla 70 yıl evli kalsın, belki de en güzeli buydu. Bildim bileli her bayram önce size geldik. Ev dolar dolar boşalırdı,  yeni bir aile ziyarete geldiğinde, bir aile vedalaşır ayrılırdı. Çikolata, kolonya, şeker, kahve ve illa ki cebime sıkıştırılan harçlık. 51 yaşındayım, sonuncu harçlığını geçen bayram verdin.
Seni seviyorum.
Çok ölüm yaşadım, en kiymetlilerim gitti. Ama sen içime bir dokundun ki, evlere sığamıyorum teyzem.
Çünkü...
Sabir. Sendeki sabır, o nasıl bir şeydi öyle. Cancun'um hep anlatirdi; Ona demissin ki: "şimdiki gençler hemen streç oluyor, hep streç, hep streç. Biz streç bilmezdik." Streç burada, stress demek oluyor.
Gerçekten hiç streç bilmedin. Yillarca yatalak kayinvalidene anne gibi baktın. Aynı evi iki elti paylaştınız, hiç sorun yaşamadan. Bu mümkün mü? Evet, sabırla mümkün. Her hatayı görmeden, konuşmadan, söylenmeden mümkün.

Tertemizdin. Eşin öldü,  yalniz kaldın, bir kere bile şikayet etmedin. Hep gülümsedin ve sabır dedin.
Seni çok seviyorum.
Dün öldün. Bugün defnedildin.
Bayramın olsun can özüm. Bayramın olsun.
Nurlarda uyu.
Seni çok seviyorum.